- BIST 1.471
- Altın 414,451
- Dolar 7,4160
- Euro 8,9680
- Gümüşhane : 10 °C
- Trabzon : 11 °C
- GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ KARARINI VERDİ
- Amfi yenileme ve değişim işleri yaptırılacak
- Su analiz laboratuvarı lc-msms sistemi ile tamamlayıcı ekipmanlar satın alınacak
- Peyzaj ve sera malzemesi satın alınacak
- Gümüşhane 7 sıra düştü ama yetmez! HER GÜN DAHA İYİYE GİDİYORUZ
- DOĞU KARADENİZ’DE EN AZ TRAFİK KAZASI GÜMÜŞHANE’DE
- GÜMÜŞHANE’DE 11 BİN 374 ÖĞRENCİ EĞİTİM ÖĞRETİME BAŞLIYOR
- Kilitli Parke-Oluk-Bordur-Engelli Taşı Ve Beton Boru Alımı yapılacak
- Beton Satın Alınacak
- İtfaiye Öncü Aracı Satın Alınacak
- DR. ÇALIK, GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ’NDE
- GÜMÜŞ’ÜN SANCAKTEPE MESAİSİ DEVAM EDİYOR
- SAĞLIK SEN’DEN TÜRKİYE SAĞLIK ÇALIŞANLARI RAPORU
- BASIN İLAN KURUMU YETKİLİLERİ, GÜMÜŞHANE VE BAYBURT GAZETELERİYLE ONLİNE TOPLANTI YAPTI
- TORUL’DA “SAĞLIK İÇİN HEPİMİZ İÇİN” SLOGANIYLA DENETİM YAPILDI
Mimoza Muştusu

İREM SEVİNDİK / YAZAR
İnanın: güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz Nazım Hikmet Ran/Nikbinlik
Mimozaları ardımda bıraktığımda henüz gün yeni batıyordu Heybeliada’da .Fayton seslerinin,kuş seslerine karıştığı bir nisan akşamında vapur iskelesine inmek için hazırlanmaya başladım.Hafiften yağmur çiseliyordu.Damağımda hala yarım saat kadar önce yediğim sakızlı dondurmanın tadı vardı. Burnuma çalınan kesif kokular, yerini toprağın ve çam ağaçlarının harmanlanmış ıtırına bıraktı. Hasır sepetim boşalmıştı. İçinde yalnızca dürülmüş kırmızı puantiyeli masa örtüm ve bir de topladığım çiçekler kalmıştı.Yol boyunca çam limanı koyunun ılık rüzgarı vurdu sırtıma.Piknik bitmiş,yağmur dinmiş,güneş sinmişti.
Vapura bindim ceplerimde erik,kiraz ve çilekle.Dalgalıydı deniz ve tamahkardı martılar.Rüzgar sert esiyordu ,serinlemişti hava.Titrediğimi hissettim.Hafifçe gerindim.Sırt çantamdan hırkamı çıkarıp giyindim.Fakat ürperti hissi devam ediyordu.Az bir vakit denize,batan güneşe,ardımda kalan yeşilliğe bakındım. Sonra araladım kavuniçi kapaklı bir kitabın sayfalarını.Çam limanı koyunda, ikindi vakitlerinde de okumuştum biraz.Kaldığım yerden devam etmeye yeltendim.Vapurdan inene kadar okuyacaktım.Toprağı anlatıyordu kitap.(Emeği,teri,işçiyi ve düzeni)Köylüyü anlatıyordu. (Mülkiyeti,ekonomik buhranı,bankaları,tüccarları)Köylünün topraksız kalışını ve topraklarından atılışını anlatıyordu.(Parçalanmış aileleri,kenetlenmiş göçmenleri , sömürülmüş emeği anlatıyordu) John Steinbeck’in “Gazap Üzümleri’ni “ okuyordum. Açlığın,yoksulluğun, kuraklığın,zorbalığın,tehcirin işlendiği bu hazin öykü güneşli güzel bir günün ortasında ansızın çakan şimşek gibiydi.Mimoza kokulu, keyif dolu bir günün ardından iliklerime kadar işleyen,ruhumu bedenimden söküp bitap göçmenlerin yanına götüren bu anlatı bir anda emeği ve ekmeği düşündürdü bana.Sahip olduklarımı ve olamadıklarımı.Ve niçin yaşadığımı.Şöyle diyordu Steinbeck: “Burada açıklanması olanaksız bir suç işleniyor. Burada gözyaşının dile getiremeyeceği bir üzüntü var.Burada tüm başarılarımızı bir yana iten bir başarısızlık var.”
Suç-Gözyaşı-Başarısızlık bir emekçinin hayat döngüsüydü.Canlarının bir kıymeti yoktu.Ağır yaşam koşulları altında; yoksulluğun,hastalığın,sıkıntının,borcun ortasında dökülen terin adilce karşılık bulmasından kim söz edebilirdi?İyileştirilememiş çalışma şartları;boyunlarını eğmiş ,bellerini bükmüş derin bir çaresizliğe itmişti.Yarınlarından çalınıyordu.Hiçbir şeyin güvencesi yoktu.Heba edilen alın terleri geçimlerini sağlamaya yetmiyordu.Kendisini sermaye olarak tanıtan hunhar bir güç tarafından emeklerini sömürülüyor,hakları gasp ediliyor,aşlarına göz dikiliyor,özgürlükleri ellerinden alınıyor, velhasıl mağdur bırakılıyorlardı.Sahipsizlik; emekçiler için alışagelmiş düzenin kendileri için çizdiği hayat şekliydi.Emekçinin dünyasında mahrumiyetler suçları doğururdu.Mazlumiyetler gözyaşı döktürür,mağduriyetler köktenleşmiş başarısızlıklar meydana getirirdi.Kısacası bir emekçinin hayat döngüsü; Mahrumiyet, Mazlumiyet ve Mağduriyet sarmalından ibaretti.
Vapur kıyıya yaklaşıyordu, iskeleye halat atmasına az bir zaman kalmıştı. Gün karanlıktı ve de soğuk. Yolcular hareketlenmeye başladı,yavaş yavaş toparlanıyorlardı. Bu cevval halet-i ruhiye henüz bana sirayet etmemişti. Yerimden kımıldamıyordum. Hatta belki de nefes bile almıyordum. Durgun suya baktım.Vapur iskeleye yaklaştıkça haleler beliriyor sonra geri çekiliyordu.İskelenin öbür ucunda devasa bir koşuşturmaca vardı.Seyyar satıcılar,simitçiler,balıkçılar,tramvaya yetişmeye çalışan insanlar,fotoğraf çekilen aileler,sokak röportajı yapan muhabirler,kuşlara yem atan çocuklar,dilenen mülteciler,emekliliğini gezerek geçirmeye karar veren çiftler ve daha niceleri iskelenin öbür ucundaydı.Hummalı bir biçimde oradan oraya koşturuyorlardı.Hemen hemen her gün okula giderken tanık olduğum bu manzara garip göründü gözüme.Sanki ilk defa görüyordum.Düşündüm.Tramvaya yetişmeye çalışan insanlar arasında maden tozu yutmuşları düşündüm. Taşeronları, rençberleri, mevsimlik işçileri, toprağı ekip biçenleri,hayvan güdenleri,ırgatlık edenleri,fabrika dumanında bir ömür geçirenleri,nasırlı elleri,delik ayakkabıları,yorgun bedenleriyle evine ekmek götürenleri, güneşin alnında ter dökenleri ve emeği heba edilen harap çehreleri düşündüm.İnsanlar ikiye ayrılıyordu iskelenin öbür ucunda :Emekçiler ve diğerleri. Ve diğerleri o kadar azdı ki…
Gün mimoza ağaçlarının lütufkar kokusuyla başlamıştı.Çam limanı koyunda denizin maviliği,ormanın yeşilliğiyle harmanlamış,harikulade zevkli bir ada gezisi yapılmıştı.Sadi,Rumi,Şehriyar okunmuş, keman dinlenmiş,dondurma ve sandviç yenilmiş,limonata içilmiş ardından bisiklete binilip tüm ada gezilmişti.Çiçek kokuyordu gün.Belki de üzerimize sinen sebepsiz bir nikbinlik vardı.Aklımıza getirmedik zahmeti ve kederi.Düşünmedik şen kahkahaların ardındaki sıkıntı ve yıkıntı dolu vakitleri.
Sonra kavuiçini kapaklı bir kitap yeniden hatırlattı iki yüce kelimeyi:Emeği ve Ekmeği.Eğer kelimelerin bir ruhu olsaydı en naif lakin en dilaver ruhiyet şüphesiz onlara takdim edilirdi.Ekmeği için emek veren bir nesil mimoza dolu bir gün geçirmeliydi…
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- Büyük Ev Ablukada23 Mayıs 2015 Cumartesi 13:18
- Bir Sinemaseverin Film Okumaları20 Mayıs 2015 Çarşamba 13:52
- Fuşya Şemsiyeli Kadın25 Nisan 2015 Cumartesi 13:00
- Her Çocuk Şiddeti Tadacaktır18 Nisan 2015 Cumartesi 12:42
- Matmazel Matruşka’nın Güncesi10 Nisan 2015 Cuma 14:50
- Babam,Atliçna ve Ben04 Nisan 2015 Cumartesi 12:00
- Şulelerin İçinde Bir Kardelen27 Mart 2015 Cuma 16:13
- Kamelya Ahalisi ve Ölümün Dayanılmaz Feraseti20 Mart 2015 Cuma 18:52
- Bir İntizarın Ağıtı13 Mart 2015 Cuma 18:09
- Hepimizin Öğretmeni10 Mart 2015 Salı 15:40
SON 8 SEZONUN EN İYİSİ
GÜMÜŞ SERİYE DEVAM EDEMEDİ
YEMEKLERE TUZ KOYMAYIN
TORUL MALATYA ENGELİNİ AŞTI
CHP KÜRTÜN ADAYI BELLİ OLDU
GÜMÜŞ, SESSİZLİĞİNİ TEKİN ADAR’LA MI? BOZACAK
SÜVARİ GURUBUNDAN ÖRNEK DAVRANIŞ
İLK YARI KÖTÜ BİTTİ
DUYARLI DAVRANIŞA TEŞEKKÜR
SAĞLIK- SEN DAYANIŞMA GECESİ
GÜMÜŞHANE'YE BAĞLANMAK İSTİYORLAR
BU ÇAM FARKLI BİR ÇAM
GÜMÜŞ 10 NUMARASINI BULDU
SOYDAŞ KİTABINI ANLATTI
GÜMÜŞ SEZONU AÇTI
GENÇ ÇİFTÇİ DOĞAL ÇİLEK ÜRETİMİNE BAŞLADI
OKUL MÜDÜRLERİ BİR ARAYA GELDİ
BEDELLİ ASKERLİK DETAYLARI
VURANDAN,VURDURANDAN ALLAH RAZI OLSUN
KAÇAN PKK’LILAR: “HER YERDE ASKER VAR, ÖLÜYORUZ”
- HASAN PİRSAYIN ERDOĞAN’IN ETRAFINDA DAHA ÇOK KENETLENMEK ZORUNDAYIZ
- İBRAHİM ÖZDEMİRCANBOLĞUL- 5
- Dr.Hüseyin BUDAKKORONA VİRUS SALGINI HANGİ AŞAMADA?
- İSMAİL HAYALÖĞRETMENİ ARAYAN ÇOCUK
- BEKİR BULUTOLAY’A VEDA ZAMANI
- EYÜPHAN ÖZYURTHASTANELERİMİZİ KENDİMİZ KURALIM
- YUSUF ORALKORONA BİYOLOJİK SALDIRI MI?
- SERHAT DOĞANKİMLİKSİZLİK ÜZERİNE BİR NOT
- YUSUF SADIKAv. Rafet Ataç Vakfı’ndan Gümüşhane’ye İki Önemli Kurum
- SELAMİ ÖKTEMZengin Olmak İster Misiniz?
- Mus'ab AtıcıŞİİRİN ÖNÜNDE İLİKLENEN CEKET
- Mevlüt ErginBOZUK EĞİTİM ALGIMIZ VE KARNE !
- ERTÜRK YAKUTSüleymaniye Kış Sporları Merkezi Bir Vali Daha Eskitti
- ACI KALEMHER ZAMAN GEMİCİNİN İSTEDİĞİ RÜZGAR ESMEZ ANCAK ONU TERKTE ETMEZ…
- Mehdi ÇoşkunYÜREK
- Behice KireçciALTIN ÖĞÜN : KAHVALTI
- ZÜBEYDE USTASİYAH HAVUÇ
- SİNAN UÇARKaya Başkan Yalnız Bırakıldı
- LÜTFİ KILIÇODA AİDAT BORÇLARINA YENİDEN YAPILANDIRMA FIRSATI
- MELİSA KARATAŞYILLARA MEYDAN OKUYUN
- Orhan ÜçelYÖNETMEK Mİ, İDARE ETMEK Mİ, YÖNETİCİ OLMAK MI?
- RASİM TAYLAN KARASUSKUN MİHENK TAŞI
- Hüseyin TurhanTERÖR BELASINA KARŞI SOMUT ÖNERİLER…
- Bekir CebeciMİLLİ SEFERBERLİK HÜKÜMETİ
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim