- BIST 9693.46
- Altın 2496.161
- Dolar 32.4971
- Euro 34.5977
- Gümüşhane : 13 °C
- Trabzon : 14 °C
- ‘DEĞİŞİM’ SANCILI DEVAM EDİYOR
- TURİZM HAFTASI YÜRÜYÜŞÜ YAPILDI
- YABANCI UYRUKLU UYUŞTURUCU KURYESİ YAKALANDI
- GÜMÜŞHANE İL GENEL MECLİSİ YENİ BAŞKANINI SEÇTİ
- ATLI OKÇULUK MİLLİ TAKIMINDA BİR GÜMÜŞHANELİ
- VALİ TANRISEVER, İL GENEL MECLİS BAŞKAN VE ÜYELERİNİ MİSAFİR ETTİ
- 17 NİSAN DÜNYA HEMOFİLİ GÜNÜ
- YAPTIKLARI İLE ALKIŞI HAK EDİYOR
- GÜMÜŞHANE’NİN TEK KADIN KÖY MUHTARI O
- GÜMÜŞHANE İÇME SUYU İSALE HATTI VE ARITMA TESİSİ İNŞAATLARI DEVAM EDİYOR
- TARİHİ MAHALLEDE BAHAR GÜZELLİĞİ | SÜLEYMANİYE ÇİÇEK AÇTI
- DEĞİŞİM BAHANELERLE BAŞLADI
- KENEYİ HAFİFE ALMAYIN, TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAYIN!
- ŞİRAN’DA İNTİHAR GİRİŞİMİNİ KAYMAKAM BAŞKAPAN ENGELLEDİ
- GÜMÜŞHANE'NİN GİZEMLİ SU KAYNAKLARI: BAHARDA ÇIKIP YAZIN KAYBOLUYOR
Şulelerin İçinde Bir Kardelen
İREM SEVİNDİK / YAZAR
Şulelerin girift dansından kallavi dumanların yükseldiği bir gecede ölümün kokusu çalındı burnuma. Alevlerin sardığı camgöbeği duvarlar kara bir surete büründü. Ne yazık ki kararan sadece duvarlar değildi. Deklare saçlarım ateşin buğusundan koyulaşmış, beyaz tenim abanoza dönmüştü. Karanlık bir dehlizdeyim adeta…
Doğrulmak, kımıldamak, kalkmak, doludizgin koşmak istiyordum. Göğsümden çıkan iniltilere, yanan genzime, kesilen nefesime inat doludizgin… Mümkün olmuyor. Ölüm boğuk nefesimle raks ediyor, son hamlelerini oynuyordu. Yanık kokusunun dışında hiçbir şey hissetmiyorum, duymuyorum ve görmüyorum. Bu tılsımlı sükûneti bozmamak için epsem olmuş çarh-ı devran. Kaybolmuş ebemkuşağı. Tek bir renk, tek bir ses, tek bir tat, tek bir kokuymuş; Ölüm! Bu yeknesak düzende babam geliyor aklıma. Acar olan babam. Hayatın hakirlik kaftanı giydiremediği nadir insanlardan babam. Günün birinde hayatın karla kaplı tabularını delip geçerek yeşeririm düşüncesiyle bana kardelen adını takan babam. Âlicenap, civanmert babam. Taşıdığı çimento çuvallarının sırtında bıraktığı derin izlere, omzundaki ip kesiklerine, elindeki yaralara aldırış etmeden ekmeğini taştan çıkaran babam. Onun meşrebinde ne hodbinliğe ne de bıçkınlığa yer vardı. O her sabah at arabasıyla kilometrelerce taşıyacağı çimentonun yanı sıra hayatın yükünü de sırtlamıştı. Zor yıllardı. Yaşamanın da okumanın da zor olduğu yıllardı. Ama geçinirdik. Babamı herkes tanırdı Namusperver, işgüzar, çalışkan babamın yaptığı işten herkes haberdardı. O zamanlar çocuk aklımla bu işin sırrını çözemezdim. Sıradan bir çimento ameleliğinin toplumun nasıl en elzem mesleklerinden biri olduğunu idrak edemezdim. Etrafta onlarca amele varken neden babamın sürekli istendiğini sıcak bir ağustos günü ona su götürürken öğrenecektim. Suyu babama ulaştırdığımda babam işveren hatırı sayılır birkaç kişi ile konuşmaktaydı. Adamların el hareketlerinden ve mimiklerinden iş teklifinde bulunduklarını anlamak mümkündü. Yanlarına iyice yaklaştığımda işverenler babamın çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getiriyor, çalışma azmine hayranlık duyduklarını ifade ediyorlardı. Babam at arabasıyla kilometrelerce taşıdığı çimento çuvallarından dökülen tozu bile geri dönüp süpürürmüş. Yoldan geçeceklere zorluk çıkmasın, zahmet olmasın, sıhhatleri bozulmasın diye bunu bile düşünürmüş. Toplumun en sıradan, en zahmetli, en naçar belki de en hakir mesleğini yücelten hatır işi değil babamın meslek ahlakıymış. Babamın yıllardır süregelen meslek anlayışı, mesleğe duyduğu sevgi, en iyi şekilde yerine getirme bilinci yani meslek etiği babamı yağız ve güvenilir kılmıştı. Bu sahne yıllarca hatırımdan silinmedi. Okumaya gittiğim yıllarda da babamın “Ne olursan ol hak ederek ol! Ne yaparsan yap yeter ki olduğunun hakkını yap” tembihi bana güç verirdi. Mesleğe başladığım zamanlarda yaşamım bu minval üzere kurulmuştu. Bir köy okuluna atandığım gün kar boyunun dizimi geçmesi hasebiyle olacak araba bulamamış, dondurucu soğukta saatlerce yürümek mecburiyetinde kalmıştım. Ama hiç hayıflanmadım ne de olsa ben babamın kızıydım.
Mesleğimin değerini bilmeli onu en iyi şekilde yerine getirmeliydim. Meslek ahlakı da bu olsa gerek… Köye vardığımda lojmanı aradım gözlerim. Tek katlı boyası dökük, tavanı çökük binanın okul yanındaki barakanın lojman olduğunu muhtarın feryatla sitemin girift beraberliğinden doğan konuşmasıyla öğrendim. Sadece lojmanın yerini değil badana yapmayı, soba yakmayı, tamir ve tadilatı da bu yıllarda öğrenmiştim. Okula ve çocuklara çabuk ısınmış onlarla hemen dost oluvermiştim. Hayatımdı onlar geçmişim ve de geleceğim… Kaderimdi onlar hayallerim ve de gerçeklerim… Umutlarımın tek sahibi olan öğrencilerime ilk dersimde “meslek etiğinden” bahsetmiştim. Babamın beni ayakta tutan tembihini kendi manifestosunu kendi ilan eden bir lider edasıyla anlatmıştım. O gün bilemezdim hayatımın meslek ahlakına adanacağını… Bir gün değil her gün meslek etiğini anlatacağımı bilemezdim… Yıllar sonra memleketime döndüğümde de aynı meslek ideolojisinin taşımaktaydım.
…
Dumanların içinde yatmam bundan değil mi? Alevlerin içinde savrulmam, nefessiz kalmam ve de zehirlenmem bundan değil mi? Hepsi meslek ahlakı, hepsi meslek aşkı, hepsi meslek etiği değil mi? Babamın feryatlarını işitiyorum. Saba esintisi hıçkırıklarını getiriyor yüreğime. Babamın beni kurtarmak için çırpındığını gözümde canlandırabiliyorum. Üzülme diye haykırmak istiyorum. Ben kendimi zaten kurtardım diye çığlık atmak geliyor içimden yapamıyorum. Öğretinden asla şaşmadım bunun içinde alevler içinde kalan okuluma ve ateş çemberinin ortasındaki öğrencime ulaşabilmek için içeriye daldım diye hesap verme ihtiyacı duyuyorum. Battaniyeye sarılı öğrencimi cama yaklaştırdığımda benim için artık çok geçti. Ama o kurtuldu. Camdan aşağıya almayı başarabildiler. Öğrencim kurtuldu. Bu demektir ki ben de kurtuldum. Benim hayatımdı onlar geçmişim ve de geleceğim… Kaderimdi onlar hayallerim ve de gerçeklerim… Ruhum onlara emanet, küle dönecek aciz bedeniminse bir ehemmiyeti yok. Ben bana verilen vadeyi senin tembihini hayatımın mihenk taşı yaparak doldurdum. Hani bana demiştin ya “Ne olursan ol hak ederek ol! Ne yaparsan yap yeter ki olduğunun hakkını yap” zor yıllardı çalışarak öğretmen oldum. Öğretmenliğimin hakkı ve ahlakı için bedenimin küle dönmesine razıyım. İlk günümden bu güne kadar meslek etiğini anlattım. Bu günde emanet ettiğim ve dinç bedenlerin hayat bulacağına emin olduğum ruhum anlatmaya ve yaşamaya devam edecek. Göğsüm inip kalktıkça midem bulanıyor. Midemin bulantısı arttıkça hayatla ölümün ortasındaki ince çizgi kayboluyordu… Çizgi yok… Yapışık kirpiklerle ağırlaşan göz kapakları yok… Kusturucu yanık kokuları, ürpertici ölüm raksları yok… Acı yok…
Mesleği için yaşayan bir nesile ELVEDA!..
Mesleği için ölen bir nesile MERHABA!..
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- Büyük Ev Ablukada23 Mayıs 2015 Cumartesi 13:18
- Bir Sinemaseverin Film Okumaları20 Mayıs 2015 Çarşamba 13:52
- Mimoza Muştusu02 Mayıs 2015 Cumartesi 16:33
- Fuşya Şemsiyeli Kadın25 Nisan 2015 Cumartesi 13:00
- Her Çocuk Şiddeti Tadacaktır18 Nisan 2015 Cumartesi 12:42
- Matmazel Matruşka’nın Güncesi10 Nisan 2015 Cuma 14:50
- Babam,Atliçna ve Ben04 Nisan 2015 Cumartesi 12:00
- Kamelya Ahalisi ve Ölümün Dayanılmaz Feraseti20 Mart 2015 Cuma 18:52
- Bir İntizarın Ağıtı13 Mart 2015 Cuma 18:09
- Hepimizin Öğretmeni10 Mart 2015 Salı 15:40
- SON 8 SEZONUN EN İYİSİ
- GÜMÜŞ SERİYE DEVAM EDEMEDİ
- YEMEKLERE TUZ KOYMAYIN
- TORUL MALATYA ENGELİNİ AŞTI
- CHP KÜRTÜN ADAYI BELLİ OLDU
- GÜMÜŞ, SESSİZLİĞİNİ TEKİN ADAR’LA MI? BOZACAK
- SÜVARİ GURUBUNDAN ÖRNEK DAVRANIŞ
- İLK YARI KÖTÜ BİTTİ
- DUYARLI DAVRANIŞA TEŞEKKÜR
- SAĞLIK- SEN DAYANIŞMA GECESİ
- GÜMÜŞHANE'YE BAĞLANMAK İSTİYORLAR
- BU ÇAM FARKLI BİR ÇAM
- GÜMÜŞ 10 NUMARASINI BULDU
- SOYDAŞ KİTABINI ANLATTI
- GÜMÜŞ SEZONU AÇTI
- GENÇ ÇİFTÇİ DOĞAL ÇİLEK ÜRETİMİNE BAŞLADI
- OKUL MÜDÜRLERİ BİR ARAYA GELDİ
- BEDELLİ ASKERLİK DETAYLARI
- VURANDAN,VURDURANDAN ALLAH RAZI OLSUN
- KAÇAN PKK’LILAR: “HER YERDE ASKER VAR, ÖLÜYORUZ”
- HASAN PİRGÜMÜŞHANE’DE ACİLEN “YENİ ZİGANA TÜNELLERİ PLATFORMU” KURULMALIDIR
- İBRAHİM ÖZDEMİRCANBOLĞUL- 5
- Dr.Hüseyin BUDAKKORONA VİRUS SALGINI HANGİ AŞAMADA?
- İSMAİL HAYALÖĞRETMENİ ARAYAN ÇOCUK
- BEKİR BULUTOLAY’A VEDA ZAMANI
- EYÜPHAN ÖZYURTHASTANELERİMİZİ KENDİMİZ KURALIM
- YUSUF ORALKORONA BİYOLOJİK SALDIRI MI?
- SERHAT DOĞANKİMLİKSİZLİK ÜZERİNE BİR NOT
- YUSUF SADIKAv. Rafet Ataç Vakfı’ndan Gümüşhane’ye İki Önemli Kurum
- SELAMİ ÖKTEMZengin Olmak İster Misiniz?
- Mus'ab AtıcıŞİİRİN ÖNÜNDE İLİKLENEN CEKET
- ERTÜRK YAKUTSüleymaniye Kış Sporları Merkezi Bir Vali Daha Eskitti
- ACI KALEMHER ZAMAN GEMİCİNİN İSTEDİĞİ RÜZGAR ESMEZ ANCAK ONU TERKTE ETMEZ…
- Behice KireçciALTIN ÖĞÜN : KAHVALTI
- ZÜBEYDE USTASİYAH HAVUÇ
- SİNAN UÇARKaya Başkan Yalnız Bırakıldı
- LÜTFİ KILIÇODA AİDAT BORÇLARINA YENİDEN YAPILANDIRMA FIRSATI
- MELİSA KARATAŞYILLARA MEYDAN OKUYUN
- Orhan ÜçelYÖNETMEK Mİ, İDARE ETMEK Mİ, YÖNETİCİ OLMAK MI?
- RASİM TAYLAN KARASUSKUN MİHENK TAŞI
- Hüseyin TurhanTERÖR BELASINA KARŞI SOMUT ÖNERİLER…
- Bekir CebeciMİLLİ SEFERBERLİK HÜKÜMETİ
- SALİH ERENAh VATANIM ahh!!!
- Prof. Dr. Orhan KÜÇÜKGirişimcinin Kararını Etkileyen Farklı Faktörler: Girişimcilikte Buzdağı
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim