- BIST 9046.62
- Altın 2297.773
- Dolar 32.3261
- Euro 35.0684
- Gümüşhane : 14 °C
- Trabzon : 13 °C
- NEREDE ÖZERKLİK HANİ ÖZGÜRLÜK ÜNİVERSİTEDE NELER OLUYOR?
- ÜRETİCİLERE 3,5 MİLYON TL’LİK FİDAN VE TOHUM DAĞITILDI
- GÜMÜŞHANE’DE SEÇİM GÜVENLİĞİ TOPLANTISI YAPILDI
- GÜMÜŞHANE E TİPİ CEZAEVİ'NDE İFTAR PROGRAMI
- MEMUR-SEN’İN ONUR KONUĞU MİLLETVEKİLİ KÖSE VE BAŞKAN ÇİMEN OLDU
- ÜNİVERSİTELİ GENÇLER RAMAZAN'DA İHTİYAÇ SAHİPLERİNİ UNUTMUYOR
- YAŞLI NÜFUSUMUZ ARTIYOR
- MİLLETVEKİLİ KÖSE’NİN KÖYLÜLERİNDEN BAŞKAN ÇİMEN’E BÜYÜK TEVECCÜH ve DESTEK
- HASANBEY BİROL’ACAK
- GÜ’DE ORMANCILIK HAFTASI SÖYLEŞİSİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
- GÜMÜŞHANESPOR-MARDİN MAÇINDA KURAL HATASI
- DADAŞLARDAN BAŞKAN ÇİMEN’E YOĞUN İLGİ
- 60. KÜTÜPHANE HAFTASI KUTLANDI
- BAŞKAN ÇİMEN: İSTiHDAM İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
- BABACAN GÜMÜŞHANE'YE GELİYOR
Bir İntizarın Ağıtı
İREM SEVİNDİK / YAZAR
Dünyaya geldiğiniz gün, bir yandan yaşamaya, bir yandan da ölmeye başlarsınız Montaigne/Denemeler
Her canlı ölümü tadacaktır Al-i İmran/185
Çocukluğumun bir kısmı; ismini topaklaşmış kar öbeğinden alan,haşin rüzgarları ve her daim sisli dağlarıyla gizli bir şarkının son mısrasını mırıldanan serin bir vadi yamacında geçti.Daha sonraları ,sarp kayalıklarla çevrili serin vadi yamacı , yalnızca tatillerde gittiğimiz ıssız bir uğrak köyü oldu.İnsanın çocukluğu henüz çimentosu yeni dökülmüş bir betonu andırır derdi ilkokul öğretmenim. İtinayla sıvanan harcın üzerinde oluşabilecek izlerin zamanla kuruyan betondan kati suretle silinemeyecek daha da kötüsü gizlenemeyecek oluşunu kastediyordu. Hayli bulutlu bir tepenin eteklerine yerleşmiş beyaz hane de benim çocukluğumun silemediğim yahut gizleyemediğim bir çok anısına vakıf olmuştu.Tabiatı öğrenmiştim beyaz hane de.Ekmeği ,emeği ve bir de aileyi.Mısırı,kirazı ,böğürtleni,papatya ve yasemini çok sevmiştim.Balıklar ve kuşlar,yarasalar,kurbağalar,akrepler,inekler,köstebekler ve tabi ki kelebekler her birinden korkmuş yabani hayatı hep ürkerek hatırlamıştım.Tırpanla biçilen ekinler,toprağa savrulmayı bekleyen gübreler,olgunlaşmış meyveler,otlamaya giden sürüler ve daha niceleri beyaz hanenin kalıcı izleriydi.
Beyaz hane etrafında hastalıktan ırak bir ahali vardı.İliklerine kadar yaşayan,hayata sımsıkı tutunan çalışkan bir ahali.Dünyaya geliş öykülerini hiç bilmediğim lakin göç edişlerine bizzat tanıklık ettiğim koca bir ahali vardı.Başlangıcı öğretmeden direk neticeyi gösteren gaddar ve biraz da işbilmez bir öğretmeni andırıyordu hayat ,zaman zaman beyaz hanede.Ölümü ilk kez beyaz hanenin en acar kadınını almaya geldiğinde tanıdım.Danalarının ve kuzularının satılıp geçkin yaşı sebebiyle köşesine çekilmesi istenen büyük anne; ne her sabah hayvanlarını aramaktan vazgeçti ne de ailenin diğer fertlerinin hiç sevmediği fasulye turşusunu yemekten. 70 yıllık emek ve özveri dolu ömrün sessiz fakat çarpıcı vedasına tanık olmuştum.Hayatımda ilk kez onun cenazesini görmüştüm.Beyaz hanenin müştemilatında yıkanıp yunulmuş ardından kefenlenip tahta bir sehpanın ortasına konmuştu. Gövde ve ayak kısmında hemen hemen aynı boyutta 2 tane yan yatırılmış bıçak vardı.Vücudu şişmesin,musalla taşından kabire değin süren yolculukta kötü ruhlar erişemesin diye iliştirildiği söylenmişti. Ağlamak, bağırmak, feryat figan haykırmak, hele hele ağıt yakmak kati suretle yasaktı.Duygularını yaşamak, deşarj olmak velhasıl ani şokla yaşanan travmanın acısını hafifletebilecek herhangi bir dışa vurum asla müsaade edilmeyen yasaklı eylemler arasındaydı.Tarifi zor garip bir ortam vardı. Müştemilatın içi loştu.Alnına oyasız yazmayı sıkıca sarmış büyük hala ağlamamak için dudaklarını ısırıyordu,küçük hala ayılıp bayılıyor beraberindeki kalabalıkta ise devamlı günah ve mubah sesleri yükseliyordu.Ölüye ağlamak günahtı,yasaktı,yanlıştı.Uygunsuz bir eylemdi ağıt yakmak;acısını yaşamak,matem tutmak haşa bir nevi isyan etmek demekti.Maazallah ölü mezarında ters döner,ruhunu kabir haşeratı kovalar,ecinniler ve türevi nice görünmez kötü tayfa musallat olur,ilişip huzur vermez,erişip rahat vermez haşa daha da beteri rahmetlinin sevaplarının kendisine ulaşmasına icazet vermez diye susturdular haykırışları ve naif yakarışları…
Suya yazılmışçasına değil,taşa kazınmışçasına iz bırakan muğber bir anıydı ölümle tanışmam.
Ölümün olanca ağırlığı ,geride bıraktıklarına yaşattıkları ve bir türlü anlam veremediğim yasaklı ritüelleri,yarattığı sahipsizlik ve aidiyetsizlik hissi, her biri benim betonumun en derinine oyulmuş şekiller,çizilmiş desenlerdi…
Derinlere hapsolmuş,pek de aydınlık olmayan bu kurgusuz anı geçen hafta sonu bir ikindi vakti amansızca yeniden gün yüzüne çıktı.Toprak ve yağmur kokusunun birbirine karıştığı Osman Hamdi Bey Yokuşunu bir solukta inmiş,seri adımlarla Gülhane Parkına yönelmiştim. Devasa çınarları ardımda bırakıp bilim müzesinin önüne geldiğimde tanıdık bir kalabalığın yanımdan geçtiğini fark ettim.Fakültenin fikir kulüplerinden biri haftalık okumalarını gerçekleştirmek ve gündem değerlendirmek üzere sabık müdavimleriyle parkın çıkışındaki kamelyalara doğru ilerliyordu. Bir zaman sonra varlığımı fark edip , selam verdiler.Ayak üstü bir konuşmanın ardından etkinliğe davet ettiler.O esnada telefonum çaldı ve ayrılmak zorunda kaldık. Ben Sirkeci tarafına doğru alt yolu kullanarak,onlar da kamelyalara doğru üst yolu tercih ederek yürümeye koyulduk.Bir ölüm haberi almıştım.Sarsıcı,ani,tarifi imkansız , karanlık bir ölüm haberi.Yıllarca aynı sıraları paylaştığım lise arkadaşım annesini yitirmişti.Hangi cümle acısını hafifletebilirdi,hangi söz onu tekrar hayata döndürebilir,hangi teselli yüreğine su serper,hangi öğüt onu kendine getirebilirdi,hiç ama hiç bilemedim. Günlerdir tavana bakıyordu,tek kelime etmeden,bir lokma yemeden. Ağlaması yasaktı. Bağırması, haykırması, eşyaları savurup ,camları kırması,feryat figan anne diye yakarıp ağıt yakması her biri günahtı,mubahtı. Ölülünün ruhunu huzursuz eden yasaklı eylemlerdi. Karmakarışık bir ruh haliyle telefonu kapatıp, kamelya da hummalı bir sohbetin içinde bulduğum grubun yanına döndüm.Yasakları tartışıyorlardı.Can yakan, hırpalayan, ötekileştiren, hayli gereksiz ve bir o kadar da bilinçsiz yasakları.Alışmak için değil aşılmak içindir yasaklar dedi biri.O zaman haydi, geçmişi fazlasıyla köklü, zihnimizi ve yüreğimizi yaralayan topluma zarar veren gelenekleşmiş bir yasağı tartışalım dedi bir diğeri.İşte o anda kelimeler düğüm oldu boğazımda.Yutkundum. Konuşmakta güçlük çekiyordum. Zorlanarak esef ve isyanla söz aldım:”Ölüye ağıt yakmanın özgür felsefesini ve yasaklanmış köklü geleneğini tartışalım.İslam ve bilim ekseninde karşılaştırmalı doktrinlerle ölüye ağlamanın,şiddetli tepkiler vermenin,duygu aktarımının, lehte ve aleyhte sonuçlarını konuşalım” dedim.İkindi vaktiydi,güneş ufuk çizgisine doğru yol alıyor,yağmur ve toprak kokusu gittikçe artıyordu.Yalnızca kamelya sakinleri günün yorgunluğunu taşımıyordu yahut tartıştıkları konu onları diri ve uyanık olmaya zorluyordu…
Hamiş:Yazı haftaya kaldığı yerden devam edecektir>>
Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
- Büyük Ev Ablukada23 Mayıs 2015 Cumartesi 13:18
- Bir Sinemaseverin Film Okumaları20 Mayıs 2015 Çarşamba 13:52
- Mimoza Muştusu02 Mayıs 2015 Cumartesi 16:33
- Fuşya Şemsiyeli Kadın25 Nisan 2015 Cumartesi 13:00
- Her Çocuk Şiddeti Tadacaktır18 Nisan 2015 Cumartesi 12:42
- Matmazel Matruşka’nın Güncesi10 Nisan 2015 Cuma 14:50
- Babam,Atliçna ve Ben04 Nisan 2015 Cumartesi 12:00
- Şulelerin İçinde Bir Kardelen27 Mart 2015 Cuma 16:13
- Kamelya Ahalisi ve Ölümün Dayanılmaz Feraseti20 Mart 2015 Cuma 18:52
- Hepimizin Öğretmeni10 Mart 2015 Salı 15:40
- SON 8 SEZONUN EN İYİSİ
- GÜMÜŞ SERİYE DEVAM EDEMEDİ
- YEMEKLERE TUZ KOYMAYIN
- TORUL MALATYA ENGELİNİ AŞTI
- CHP KÜRTÜN ADAYI BELLİ OLDU
- GÜMÜŞ, SESSİZLİĞİNİ TEKİN ADAR’LA MI? BOZACAK
- SÜVARİ GURUBUNDAN ÖRNEK DAVRANIŞ
- İLK YARI KÖTÜ BİTTİ
- DUYARLI DAVRANIŞA TEŞEKKÜR
- SAĞLIK- SEN DAYANIŞMA GECESİ
- GÜMÜŞHANE'YE BAĞLANMAK İSTİYORLAR
- BU ÇAM FARKLI BİR ÇAM
- GÜMÜŞ 10 NUMARASINI BULDU
- SOYDAŞ KİTABINI ANLATTI
- GÜMÜŞ SEZONU AÇTI
- GENÇ ÇİFTÇİ DOĞAL ÇİLEK ÜRETİMİNE BAŞLADI
- OKUL MÜDÜRLERİ BİR ARAYA GELDİ
- BEDELLİ ASKERLİK DETAYLARI
- VURANDAN,VURDURANDAN ALLAH RAZI OLSUN
- KAÇAN PKK’LILAR: “HER YERDE ASKER VAR, ÖLÜYORUZ”
- HASAN PİRGÜMÜŞHANE’DE ACİLEN “YENİ ZİGANA TÜNELLERİ PLATFORMU” KURULMALIDIR
- İBRAHİM ÖZDEMİRCANBOLĞUL- 5
- Dr.Hüseyin BUDAKKORONA VİRUS SALGINI HANGİ AŞAMADA?
- İSMAİL HAYALÖĞRETMENİ ARAYAN ÇOCUK
- BEKİR BULUTOLAY’A VEDA ZAMANI
- EYÜPHAN ÖZYURTHASTANELERİMİZİ KENDİMİZ KURALIM
- YUSUF ORALKORONA BİYOLOJİK SALDIRI MI?
- SERHAT DOĞANKİMLİKSİZLİK ÜZERİNE BİR NOT
- YUSUF SADIKAv. Rafet Ataç Vakfı’ndan Gümüşhane’ye İki Önemli Kurum
- SELAMİ ÖKTEMZengin Olmak İster Misiniz?
- Mus'ab AtıcıŞİİRİN ÖNÜNDE İLİKLENEN CEKET
- ERTÜRK YAKUTSüleymaniye Kış Sporları Merkezi Bir Vali Daha Eskitti
- ACI KALEMHER ZAMAN GEMİCİNİN İSTEDİĞİ RÜZGAR ESMEZ ANCAK ONU TERKTE ETMEZ…
- Behice KireçciALTIN ÖĞÜN : KAHVALTI
- ZÜBEYDE USTASİYAH HAVUÇ
- SİNAN UÇARKaya Başkan Yalnız Bırakıldı
- LÜTFİ KILIÇODA AİDAT BORÇLARINA YENİDEN YAPILANDIRMA FIRSATI
- MELİSA KARATAŞYILLARA MEYDAN OKUYUN
- Orhan ÜçelYÖNETMEK Mİ, İDARE ETMEK Mİ, YÖNETİCİ OLMAK MI?
- RASİM TAYLAN KARASUSKUN MİHENK TAŞI
- Hüseyin TurhanTERÖR BELASINA KARŞI SOMUT ÖNERİLER…
- Bekir CebeciMİLLİ SEFERBERLİK HÜKÜMETİ
- SALİH ERENAh VATANIM ahh!!!
- Prof. Dr. Orhan KÜÇÜKGirişimcinin Kararını Etkileyen Farklı Faktörler: Girişimcilikte Buzdağı
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim