KENDİ İLE YÜZLEŞEMEYEN BİR GÜMÜŞHANE

Gerçek anlamda, Gümüşhane’nin “asıl sorunu” üzerine, Gümüşhane tarih’i boyunca ne konuşuldu ve ne de tartışıldı. Tartıştırılmadı. Son yıllarda, ekonomik merkezli salt yüzeysel tartışmalar yapılıyor. O da, derine inmeyen, inilemeyen tartışmalar. Siz, öncelikle, nasıl bir kentte yaşamak istediğinize karar verin. Var mı bir Gümüşhane hayaliniz? Bu kentin önceliği ekonomi değil, çünkü yaşanılabilir iller arasında gösteriliyor Gümüşhane.  Sorun bu değil. Ulusal ekonomik ve siyasal yansımaları saymazsanız, Gümüşhane bir kent mi? Bir şehir mi? Yaşanılabilir iller arasında bugün Gümüşhane, ama caddeleri nasıl? Sorun bu. Yaşanılabilir iller arasında bugün Gümüşhane, lakin bu kadar "düzensiz çirkin yapılaşma" sorunu yok mu? Sorun bu. Ana gündem maddesi olarak; dar caddeleri, çirkin yapılaşması, yeşil katliamı, insanlarının sosyal düzeyi,basının hali pür melali, modern şehirleşmede en az 50 yıl geri kalmışlık vb. gibi gündem maddeleri oldu mu bu kentin? Ya da şöyle sorayım: böyle gündem maddelerini gündemine alabilen oldu mu hiç?

Gümüşhane’nin sosyo-kültürel, sosyo –psikolojik, sosyo-siyasal, sosyo-ekonomik yönüne vurgu yapan bir konusu, tartışma meselesi olmadı kanımca. En azından otuz küsur yıldır ben bu konuda bir çalışma görmedim. Sekenli yılların sonlarında, o da sadece siyasal bir atmosferin etkisi ile yapılan tartışmalar. Yoğun siyasi kamplaşmalarla dolu tartışmalar olurdu, ama hiçbir gün, yüzümüzü yaşadığımız yere çeviremediğimiz tartışmalardı.

Bugüne baktığımızda da aynı bakış açısı geçerli. Gümüşhane’yi belirleyen, biçimlendiren yine kendi özgün durumu değil, aynı şekilde ulusal siyasetin belirleyiciliği oluyor. Bunun birçok nedeni var ama bence, en geçerli nedeni; "yüzümüzü" hep “ulusala” döndürmemiz. Oysa bir gün “yerele” çevirdiğimizde yüzümüzü, yani kendi içimize, kendimize çevirdiğimizde, göreceğimiz şey, büyük bir geri kalmışlık olacaktır, bütün her alanda.

YARIN KİMİN BAYRAMI?

On bir ayın sultanına bugün itibariyle veda ediyoruz. Diğer yerleri bilmem ama mevsimin yaz olmasına rağmen Gümüşhane serin bir Ramazan ayı yaşadı. Verilen toplu iftar programlarıyla güzel enstantaneler göze çarptı.  Eski ramazanlar var mıydı derseniz, yoktur derim.  Bir defa güçlü bir vaizimiz yok. Hani derler ya insanın direk ruhuna, kalbine hitap edebilecek bir vaiz. Ve mahyasız bir ramazandı.  Aslında hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Çünkü dünya bir hız dünyası. Her şey çabuk yaşanıyor/değişiyor ve çok çabuk unutuluyor.  Ve yarın bayram. Oruç tutanların bayramı. Oruç tutmayanların bayramı nasıl olur, ancak şeker bayramı olur. Hepinizin mübarek ramazan bayramını kutluyorum.

GÜMÜŞHANE BAROSU

Gümüşhane barosunun “Suriyeli mültecilere” yönelik basın açıklamasına dair geçen hafta bu köşede çıkan yorumuma ilişkin baro başkanı sayın İsmail Taştan konu ile ilgili birkaç değerlendirmesi oldu. Kısaca aktaracak olursam, baro başkanı; Suriyeli ve genelde tüm mültecilere yönelik insani yardımda bulunduklarını, mülteci ailelere iş, aş için büyük bir çaba içinde olduklarını ama mültecilerin çalışarak kazanmak değil de dilenerek kazanmayı seçtiklerinden, çocukları bu işte bir meta olarak kullanma çabası içinde olduklarını görünce ve halkı aydınlatmak adına böyle bir açıklamayı uygun gördüklerini belirterek bu ifadelerin yayımlanmasını talep etti.