GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ KİM OLMALI?

Gümüşhane Üniversitesi Rektörü kim? olmalıdan önce biz Gümüşhaneliler kimiz onun üzerinde duralım isterseniz, biraz.

O halde buyurun alt tarafa.

Gümüşhane insanı, dışarıdan gelen memura, bürokrata kollarını sonuna kadar açan misafirperverdir. Yabancı hayranlığı demeyelim ama dışarıdan gelene karşı fazlasıyla hoşgörülüdür. Sevecendir. Diyelim ki şehre yeni bir bürokrat atandı yahut memlekete vekil geldi, insanlar hoş geldin demek için sıraya girerler. Bu sevgi ve saygı kırsal bölgelerde çok daha yoğun. Sözgelimi Ankara’dan bir vekil aradığında çocuklar gibi şen oluruz. “Hanım hanım beni vekil efendi aradı, dedi ki,” ile başlayan sohbetler. Polislere gösterilen sevgi ve saygı çok daha üst seviyede Gümüşhane’de. Çok bürokrat “ben nere geldim, bura iki dağın arası” diye endişe ile sabaha gözlerini açarken, bir yılı bulmayan sürede ona yüreğini açan bir halkı bulur karşısında. Velhasıl Gümüşhane insanı iyi niyetli ve samimidir dışarıdan gelen bürokratlara karşı.

KENDİNE KARŞI NASIL?

Ama ne var ki dışarıdan gelen bürokrata karşı gösterdiği sevecenliği kendi insanına karşı göstermez bu şehir.  Anılar dahi şehre gelen yüksek bürokratlar üzerinden yazılır/ anlatılır. Diyelim içimizden her hangi biri, kendi alanında başarılı, hemen “tu kaka” edilmesi içten bile değil. Kim anlatmıştı hatırlamıyorum. Şöyle demişti; “şehre yüksek bir bürokrat geldiğinde insanlar hoş geldin demek için sıraya giriyorlar. Önce girenler sonra girecekleri kesiyor. O kesilenler sonrakileri yüksek bürokrata kesiyor ve bu silsile böyle devam ediyor.” Aslında kendi kişisel tarihimde de çok örneklerini yaşadım, bu gibi. Dışarıdan gelenlere gösterdiğimiz değerin onda birini kendi insanımıza reva görmüyoruz. Bunun sonucu başarısızlıktır. Ve başarısısızda. Ve bakın etrafınıza, başarılı insan çıkıyor mu aramızdan. Çıkma potansiyeli olanlar ya terk ediyor memleketi ya da pısıp kalıyor kalabalıklar içinde. İşin garip tarafı, bizi, bize değil, dışarıdan gelenlere kesiyoruz. E! bunu gören yabancı ne düşünür? (Hafızamda o kadar canlı örnek var ki, yanlış anlamalara mahal vermemek için es geçiyorum.)

EVET, GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ KİM OLMALI?

Kim olmalı sorusu Gümüşhane adına sorulan bir sorudur. Gümüşhane bu soruya ne kadar muhatap olur, işte orası dananın kuyruğunun koptuğu yer. Belediye başkan adaylığı ya da milletvekilliği adaylığı için adını sanını duymadığımız insanlar bende varım diyerek sıraya girilen bir durumda, Üniversite gibi eğitimin en tepe noktasına bir akademisyen çıkaramazsak o zaman durup düşünmek lazım. Elbette illa Gümüşhaneli bir kişi olsun diye diretmek doğru bir davranış değildir. Ben şunu diyorum, şehir-üniversite uyumunu sağlayacak yetkin bir akademisyenin desteklenmesi. Diğer taraftan “uydu projeleri!” akamete uğratmak gerek. Bazen tanıdığım Gümüşhane üniversitesi akademisyenleri ile konuşmam olur. Şimdiye kadar durumundan memnun olanını çok nadir rastladım. Kendilerini baskı altında hissediyorlar. Rahat bir şekilde akademik çalışma yapılabildiğini söylemek imkânsız. Şehrin entelektüel dünyasına olduğunca uzak duruldu. Sınırlar çizildi.

Ha bu arada İbrahim abi’nin (Özdemir) Sayın Celalettin Vatandaş’la ilgili düşüncelerine katılmıyorum. Bence burada, Gümüşhane’nin ve ya da akademisyenlerin ne istediği çok daha önemli olmalı. Bu husustaki düşüncelerimi gelecek yazıda ifade etmeye çalışacağım inşallah.                                                                    

Not: Şehidimize Allahtan rahmet, ailesi, Gümüşhane ve Türkiye’nin başı sağolsun