• BIST 8904.8
  • Altın 2240.205
  • Dolar 32.3363
  • Euro 35.099
  • Gümüşhane : 4 °C
  • Trabzon : 9 °C

BİR DÖNÜM NOKTASI : MUHSİN BEY

29.03.2018 17:52
Mus'ab Atıcı / YAZAR

Mus'ab Atıcı / YAZAR

Daha önceki yazılarımda olmadığım şeylerden bahsetmiştim. Bir Dil Bilimci değilim, bir spor adamı ve bir bürokrat değilim demiştim. Bugün yine haddimi bilerek söylemeliyim ki ben bir sinema eleştirmeni de değilim. Ama bugün size çoğumuzun bildiği, izlediği ya da ıskaladığı bir filmden bahsedeceğim; Muhsin Bey…

0184756.jpg

Bir arayışın, arabeskle iç içe girmiş bir toplum filmi Muhsin Bey.

Arabesk, köyden kente göçenlerin bir haykırışı olsa da aslında hiçbir kültürü yansıtmaz. Arabesk boş çığlıkların, yaşanmamış hayatın yalan sözleridir. Muhsin Bey'in delikanlı oluşunun yanında arabeskin delikanlı sözleri içten pazarlıklı kör duygulardır. Muhsin Bey ''bize yakışmaz'' der, arabesk ''ya benimsin ya kara toprağın'' lafı gibi ucuz edebiyat yapar. Arabesk bencil duygularla donatılmışken, Muhsin Bey naif duygularla gösterir kendini. Arabesk yaptığını bas bas bağırırken Muhsin Bey sessiz kalır. Arabesk ''yalnızım dostlarım'' derken aslında Muhsin Bey yalnızdır ama o bunu böyle bağıra bağıra söylemeyi bencillik kabul eder. Bunun için Muhsin Bey arabeski sevmez. Bunun için Muhsin Bey halk müziğidir, sanat müziğidir ve yine bunun için halk ve sanat müziği farklıdır arabeskten.

Ben Muhsin Bey’i Türk sinemasında bir dönüm noktası, yeni bir ekolün başlangıcı olarak kabul ediyorum. Sinemanın çağ atlayışıdır. Önceki döneme bakarsak zaten 80'de sinema kapanmış, 75-80 arası başlayan furya ile taleple çöküş noktasına gelmiş sonra bir bocalama evresi. İşte bu dönemlere bakınca  Muhsin Bey'in dar kalıplardan kurtardığını görüyoruz bizi. Köylü ve şehirli ikilisine takılıp kalmamış. Köyden kente gelen bir gencin hazin dramını anlatmamış. Ortada bir dram var evet ama Muhsin Bey ve saf Anadolu delikanlısı Ali Nazik bunu bilinenin ötesine taşımışlar. Eğer filmi tek kelimede özetlersek; Aralarında uçurumlar olan, yükseklik korkusu sahibi iki insanın hayalleri için yaşama tutunma mücadelesi derim. Bu konuda film kesinlikle realist davranıyor. Yükseklik korkusu olan insanlar uçurumdan daha kolay düşer. Bunun için Muhsin Bey ve Ali Nazik uçurumdan itiliveriyor.

Film müziği konusunda ise bekleneni vermiş Muhsin bey. Sonuçta şarkıcı olmaya gelmiş bir gencin biyografisidir bu film. Sahnelerin etkileyiciliğine, diyalogların, monologların kusursuzluğuna ve etkileyiciliğini katbekat katlamış müziğin kullanımı. Özellikle sanat müziği ile başlayıp, bitmesi çok isabetli bir karar olmuş. Misal İbrahim Tatlıses ''ayağımda kundura'' yani bir halk türküsü ile girdiği müzik piyasasına arabesk ile devam etmiştir. Hiç işi olmadığı halde film çevirmiştir. Şovmenlik yapmıştır. Bu ve buna benzer durumlara da ciddi bir eleştiride bulunuyor film. Aslında film parayı bulduktan sonra yöresel lezzetleri İstanbul'a taşımanın bir değeri kalmıyor demeye getiriyor. Parayı bulup, ünlü olduktan sonra daha çok nasıl kazanabilirim üzerinde vurgu yapılıyor. Oysa arada iki halk türküsü okuyup vefa borcunu ödemeye çalışırken etkileyici bir sesin ne kadar kalitesizleştiğini daha iyi anlıyoruz. Bu noktaya biraz yoğunlaşınca filme ''altın kolye'' vurgusunun da sonradan görmeliğin önemli bir simgesi olarak koyulduğunu anlıyoruz.

Muhsin Bey'in çalışmayan arabası da aynen altın kolye gibi bir semboldür. Artık devrin değiştiğini işaret eder. İşlerin zorbalıkla hallolduğunu kibarca yaklaşımların yarı yolda terk edilmeye neden olduğunu… Tesadüf değildir Muhsin Bey film sonunda biraz zorbalık gösterince pat diye çalışır araba. Muhsin Bey bu devrin kötü gidişine yenik düşüyor fakat bu yaptığı ufak zorbalık bunun göstergesi değil. Plakların diğer eşyalarla bırakılması, satılması ya da çöpe atılması… İşte bu Muhsin Bey'in değişen düzene yenik düştüğünün göstergesi. Madam'ın İstanbul'u terk etmesi, yıkılan Beyoğlu, artık bir şeylerin eski güzelliğinde ve naifliğinde olmayacağının diğer göstergesi. Bir geçiş döneminin filmi Muhsin Bey. Eskiyen şeylerin çöpe atıldığı ve değersizleştiği, arabeskin birbirinin aynı sözleri gibi bizim de nasıl tek tipleşmeye yöneldiğimizi anlatan bir film. Filmin esprili dili de bu filmi başyapıt yapan nedenlerden biridir.

Söylenecek konuşulacak o kadar çok şey var ki. Osman'dan tutun da kahveciye kadar. Hatta çocuk oyuncunun kuliste uyuması. Film boyunca annesinden kendisine tek iyi laf duymamamıza rağmen yine annesi olmadan uyuyamaması çok güzel ve ince bir ayrıntı. Defalarca izleyebilirim. Kesinlikle izlenilesi bir film.

Şimdi acaba günümüzün Muhsin Bey'ini çeker mi Yavuz Turgul ? Bilinmez. Ama tablo şu ki günümüzü kurtarmaya bir Muhsin Bey yetmez.

 

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim