AKLI BAŞINDA ANALİZLER

Naralar devam ediyor. Bunlardan en belirgin olan beklenen Ak Parti’yi ne hale getirdiniz

sorusu… Bu soru elbette sorulup cevaplandırılması gerekiyor. Ama bu soruyu en son soracak 

insanların naralarına bırakılacak bir durum değildir. Bence bu soru teşkilat içinde sorgulanma 

gerektirecek bir “ders alınma” toplantısı olmalıdır. 

Bu şehirde aklı başında eleştiri, yorum, yazı yazan ve bu durumu analiz edecek sayılı insan var. 

Çünkü geri kalanlarımız hala hırslarıyla mücadele ediyor. Kaybettiğini veya kazandığını sanan kesimler 

daha neyin kazanılıp neyin kaybedildiğinin hala farkında değiller. İçlerinde birikmiş hırs ve hınçlarıyla 

meşguller. 

Geçen yaptığım analizde, bence asıl sorumlunun yerelin beklentilerini hiçe sayan Ak Parti 

kurmayları olduğuydu. “Merkeze merkez gerek” anlayışı çöpe atılmıştı. Sakin bir bakışla seçimlerden 

bir öfke çıkmamıştır. Sandıktan çıkan; ben  AK Partiliyim ama bu adaylara oy vermem sandığa gitmem 

tepkisi, birde oyların belediye seçimlerinde taşınması sonucu dağılan Ak Parti oyları bütünlüğüydü. Ak 

Parti bu oyların sandığa iletilmesi hassasiyetini her kaybettiğinde sonuç hüsran olmuştur. Sandıklara 

bu seçimde sahip çıkılamamıştır görüldüğü kadarıyla. Kısaca belediye seçimlerinde gösterilen 

hassasiyet ve tedirginlik bu seçimlerde kaybedilmiştir. 

Gelelim ders alma hususuna;  genel anlamda muhalif seslerin yükselmesi açıkça görülüyor. 

Yıllardır zulüm altında kaldığını iddia eden bu muhalif kesim şimdi meydanlarda… Nasıl bir zulüm 

muhaliflerin altında kaldığını iddia ettiği, ben pek kendime açıklayamıyorum ama açıklayabildiğim şu 

ki; İnsanların içinde özellikle muhalefette uzun süre kalmanın biriktirdiği bir yorgunluk hissiydi. 

İktidara gelemeyen ama iktidarda olmadığı için açıkça konuşamayan insanların fikirlerinden dolayı 

zulme uğrama hissiyatı bir nebze olsun rahatladı. Bu doğru mu, bence doğru ve sonuçların tek faydalı 

kazanımı bence; yükselen, “fikirler rahatça konuşulsun” akımının prim kazanmasıdır. İnsanları 

susturmanın kimseye faydası yok.  İnsanlar konuşacak, eleştirecek ve haykıracak ki bu kavramların 

değerine ulaşalım. Konuşmayıp susmasını istediğiniz, sindirdiğiniz insanlar günü gelip seçim 

sonuçlarına bir maç sonucu gibi bakınca, asıl kaybedenin Türkiye olduğunu da görmek lazım. 

Bastırılmış insanları, neredeyse “bu parti gitsin de ülke kaybetsin” ikilemine kadar götürmemek 

gerekiyor. 

Diğer ülkelerde koalisyon var ama ne sorun ne istikrarsızlık var. Baş sebeplerinden biri de 

insanların hırslarından arınmış ve fikirlerini rahatça anlatabiliyor olmasıdır. Hatta her fikrin maddi ve 

manevi değeri olmasıdır. Hangi parti koalisyonu olursa olsun her fikre önem verildiği için ve insani 

değerler üstte tutulduğu için kimse koalisyonu dert etmiyor. Bizlere halen Üçüncü dünya ülkesi gibi 

bakmalarının da temel sebeplerinden biri fikir özgürlüğünü temel alan bakış açısının oturmamış 

olmasıdır. İnsanlar belirli bir bilinç düzeyine erişince geriye sosyal sorun kalmıyor. Bu kaygılardan 

arındırılmış toplumlarda daha çok “devlet baki” anlayışı yerleştiğinden “hükümet”  krizi de dikkate 

alınmıyor. 

Birde bu insanlar bu bakış açısını nasıl kazanmışta biz kazanamamışız sorunu var. Bu konuya; 

“biz muhasır medeniyetlerden geri kaldık” şeklinde bakmıyorum. Bilakis bu devletlere Muhasır 

Medeniyeti biz öğrettik tarafından bakıyorum. Çünkü devlet yönetim şekilleri itibariyle hepsi birer 

küçük Osmanlı Devleti gibidir. Başta ABD olmak üzere tüm devletlerin kurumsal yapıları Osmanlı’dan 

kalmadır. Hal böyle olunca işi öğretenlerin torunlarının ne hale getirildiklerini düşünmek anlamak 

lazımdır. Ben hep derim bize dayatılan bu sistem bizim toplumsal yapımızdan çok uzaktır. Şu 

bilinmelidir ki bu millet ne vakit ayağa kalkmışsa balyoz  tepeye inmiştir. Ama artık balyoz vuranında 

balyozu elinde tutanında iyi bilinmesi öğrenilmesi gerekiyor. Buna da; seçim sonuçlarına kimler 

seviniyor, kimler intikam havasında geziniyor, kimlerin davası millet değil tarafından bakmak 

gerekiyor. İnanıyorum ki soruların cevapları bu seçimde tepsiyle önümüze koyuldu. Görmek bilmek 

isteyenlere elbette…