“SAHİPSİZ GÜMÜŞHANE”

                Yıllardır emek verdiğimiz AK Parti kadrolarında ilk defa böyle garip bir seçim dönemi geçiriyoruz. Sadece bana mı garip geliyor bilmiyorum ama yolunda gitmeyen bir şeyler var. İnsanlar huzursuz hissediyor. Korkuyor ve korkutuluyor. Türkiye böyle bir hal ve ahval ile seçime gidecek bir üçüncü dünya ülkesi olmamalı. Bir şeyler yanlış gidiyor ve geminin asıl kaptanını yanlış bilgilendiriyorlar.

                AK Parti’nin içinde yaşanan “metal yorgunluğu” çözülemediği gibi bu durum partiyi bugün hüsrana götürüyor. Buna dur diyecek kimse kalmamış.  Sayın Erdoğan dün nasıl yalnız ise bugün daha yalnız. Çünkü etrafındaki danışmanlar, kadrolar daha dün onu yalnız bırakanlardan başkası değil. AK Parti, Türkiye’de geniş kitlelere ulaşmış, herkese özgürlük tattırmış bir parti iken bugün bu yorgun kadrolar tarafından liğme liğme ediliyor. Gönül verenlerin gönülleri kırılıyor. Parti kapılarından kovuluyorlar. Bunu anlatacak hiçbir “danışman” dahi yok. Eskiden bu kadrolar, evlerimizin bir ahalisi gibi bizlere yakınken şimdi Erdoğan’dan daha uzaklar bize. Ve yaptıkları tek şey Erdoğan’ı da bizlerden çekip almak. Halk bunun farkındayken artık tek dileğimiz, gönlümüzde taht kurmuş liderimizin de bizleri anlaması ve sesimizi duyması.

                Türkiye artık Erdoğan ismiyle bütünleşmiş durumda. Erdoğan artık sadece bir isim bir partiyi bir zümreyi değil, bir ülkeyi, bir ümmeti temsil ediyor. Bir şehrin, bir bölgenin, bir partinin, bir ulusun ve en önemlisi ümmetin son çırpınışını ve geleceğin dirilişini temsil eden bir isim insanlara bu kadar uzaklaştırılmamalı. Partisine, halkına bu kadar uzak tutulmamalı. Biz Sayın Erdoğan’ı yeni tanımıyor yeni sevmiyoruz. Yola çıktığı ilk günden beri yanında olan milyonlar var. Ama Erdoğan’ın bütünleştiriciliğini, uzlaştırıcılığını ve ülkedeki herkesi şemsiyesi altına alan imajını yerelde böyle yansıtamadıkları gibi tam tersi, kardeşi kardeşe düşman eden, halkı kutuplaştıran, kin ve nefretiyle yerelde siyaset yapan kim varsa (il başkanı, milletvekili, belediye başkanı) onlar tarafından bu imaj yerle bir ediliyor. İşte halkın isyanı da buna ya… Gel de anlat. Biz Erdoğan’a oy veriyoruz, bunlar bizi eziyor diye feryatlar arşa çıkmış ülkede…

                Gümüşhane gibi küçücük bir ilde bile insanlar Erdoğan’ın temsilcileri tarafından kılıçtan geçiriliyor. Onunla neden geziyorsun, bununla neden fotoğraftasın, buraya neden gidiyorsun, ona neden selam verdin? O AK Partili değil, bu aslında şu görüşte vs vs. Benim Rahmetli babamı hemen herkes tanır, bu ilde her partinin her görüşün kapısını açar selam verir, hal hatır eder, kendince şakalaşır giderdi. Hoş görülü insandı. Eskiden bu hoşgörü AK Parti’de de vardı. AK Parti’ye gönül veren birisi, caddede herkesi kucaklar, hal hatır ederdi. Parti içinde insanlar birbirilerini eleştirseler bile parti içinde kalır, dışarıda konuşulmazdı. Şimdi ise AK Parti’yi temsil edenler halka tepeden bakıyor, ülkenin ve şehrin yeni burjuvaları gibi davranıyorlar, bugün parti içinden 3 parti daha çıkacak seviyede ayrışmışız. “Sorun nerede” diyeni gördünüz mü hiç? AK Partili kadrolar sorunu bile halkta arar olmuşlar ve bunu liderimize de böyle aks ettirmişler. Anladığımız bu.

                Bugün Sayın Erdoğan’ı bu nefrete kimler sevk ediyor bilmiyorum. Bu duruma ve ruh haline nasıl geliyoruz bilmiyorum. Bizler Erdoğan’ın yüreğini ve ülke sevgisini kapı kapı anlatıp oy isteyen kadrolardık. Bugün Erdoğan koskoca bir yükün altında ezilirken, bunu fırsat bilen “AKP”li kadrolar partiyi kendi hırs ve hevesleri uğruna şekillendiriyor ve bu şekillendirme halktan karşılık bulacağa benziyor.

 Bizlere bu kapıyı sayın Erdoğan açtı. Adaylar halk tarafından sevilmeli dendi. Bugün halk Gümüşhane’de ve tüm şehirlerde “düzgün aday”, halkı gerçekten seven adaylar derken” “burada yaşayan aday istiyoruz derken” Genel Merkezdekiler; alın siz bunlara layıksınız, biz seçtik eledik gönderdik diyor ve diyecek göreceksiniz. AKP’li dediğimiz kadrolar başta Erdoğan’ı ve halkı kandırmaya çalışıyor. Bugün yerelde halk feryat ederken, cadde de gençler “sahipsiz Gümüşhane” diye bağırırken siz bu şehre kulak veremiyorsanız, kimseyi suçlamayacak dönüp kadrolarınıza bakacaksınız. Ne bu şehrin ne de ülkenin sadakatinde sorun yoktur. Bizler Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri devletinin ve milletinin yanında olmuş insanlarız. İstemediğimiz insanları seçmeme özgürlüğüne de sahibiz. Bu hakkı bize bizzat Sayın Erdoğan vermiştir. Bize göre ülkenin tek bir lideri var onu da sandıkta Gümüşhane bugüne kadar olduğu gibi rekorlarla bağıracak. Biz üzerimize düşeni yapıyoruz yine yapacağız. Ya siz? Sizler “Sahipsiz Gümüşhane” sloganlarını görmezden gelebilecek misiniz?