• BIST 9645.02
  • Altın 2411.831
  • Dolar 32.5782
  • Euro 34.8036
  • Gümüşhane : 20 °C
  • Trabzon : 17 °C

Prof. Dr. NECMETTİN ALKAN

24.06.2016 10:10
Prof. Dr. NECMETTİN ALKAN
Gümüşhane Olay Gazetesi olarak her hafta okuyucularımızı, ilimizin değerleri, yaşam hikayeleri ve çok sayıda konu ile buluşturuyoruz. Geçtiğimiz haftalarda Sayın Prof. Dr. NECMETTİN ALKAN' ı konuk ettik.

Necmettin Alkan kimdir?

1966 yılında Gümüşhane’nin Köse ilçesinde dünyaya geldim. 10 yaşında İstanbul’un Ümraniye ilçesine göç ettik. Ortaokul ve liseyi Ümraniye'de okudum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü bitirdikten sonra Almanya'da tarih doktorası yaptım. Almanya'da 10 yıl kaldım. Osmanlı- Almanya ilişkileri üzerine çalıştım. Doktorayı bitirdikten sonra tekrar Türkiye'ye döndüm. Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. 13 yıldır Trabzon’da yaşıyorum. Akademik anlamda çalışma alanlarım: Sultan II. Abdülhamid dönemi, Jön Türkler, İttihat ve Terakki, Almanya- Osmanlı ilişkileri, Balkan Savaşları oldu. Bunun dışında TRT-1’de yayınlanan Filinta (bin yılın şafağında) dizisine tarih danışmanlığı yaptım. Şimdilerde Birinci Dünya Savaşı ile ilgili yayınlar yapıyorum. Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin bazı tarih faaliyetlerine katıldım. Bazı kitap çalışmalarım oldu. Şu anda on bir kitap çalışmam ve yüzün üzerinde makalem var. Çeşitli sempozyumlara katıldım.

Yüzün üzerinde makaleniz var, bu çalışmalarınıza bakıldığında daha çok II. Abdülhamid dönemi Balkan Savaşları yani XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyıl başlarında çalıştığınızı görülüyor. Bu dönemleri çalışmanızın özel bir sebebi var mıdır?

3-007.jpg

Lise yıllarında Abdülhamit dönemini anlatan kitaplarda ve üniversitede okuduğumuz kitaplarda II.Abdülhamid hakkında anlatılanlar hep olumsuzdu. Olumsuz Abdülhamit imajının karşısında paralel kitaplar okuyunca bakıyorsunuz ki aslında farklı bir Abdülhamit var. Dolayısıyla bunların gerçek olup olmadığını anlamak için derinlemesine çalışmalar yapınca II.Abdülhamit'e olan ilgim daha da arttı. Bunun dışındaki en önemli neden benim Almanya'da doktora yapmış olmamdır. Doktora süresi boyunca şunu gördüm; II.Abdülhamit döneminde Osmanlı-Almanya ilişkileri çok yoğun oldu. II.Kayzer William adında bir Alman hükümdarı var. Kayzer William II.Abdülhamit döneminde İstanbul'a 3 kez gelmiş. Abdülhamit Bağdat Demiryolları ve bazı demiryollarının ihalesini Almanlara vermiştir. Alman subaylarını çağırıyor. Osmanlı- Almanya ilişkileri II.Abdülhamit döneminde yoğun olarak cereyan ediyor. Ben de Almanya'ya gittiğimde dedim ki; madem Almanya'ya geldim Osmanlı - Almanya ilişkileri ne çalışayım. Bu konu üzerine tez yaptım. Türkiye' ye dönünce de bu alanda çalışmalara devam ettim. Bu şekilde benim İkinci Abdülhamit'e sempati ile bakmam, Almanya'da yaşayıp Osmanlı - Almanya ilişkilerini tez olarak seçmem, beni bu alanda daha fazla çalışmaya sevk etti.

-Akademisyenliğinizin yanında bir de yazarlık yönünüz var. Yazar olmanızdaki nedenler nelerdir?

 

Akademisyenler genelde yayın yapmayı sevmezler. Akademik kariyer yapmak için mecburi olan 15 makale ile profesör olabiliyorlar. Bir kısım arkadaşımız zaten profesör olduktan sonra sosyal birtakım faaliyetlerle zaman geçiriyorlar. Yazmaya çok fazla hevesli değiller. Bu Türk akademisyenlerde çok büyük bir eksikliktir. Ben bunu öğrencilik yıllarında fark ettim. Hocalarımızın yayınları yoktu. Almanya'ya gittiğimde gördüm ki bütün hocaların yayınları var. Üniversite kütüphanelerine girdiğinizde her hocanın yüzlerce makalesi, onlarca kitabı var. Almanlar bunu ciddi bir alan haline getirmişler. Akademik kimlik dışında ciddi yayınlar yapıyorlar, ben bundan etkilendim. Türkiye' ye dönünce akademik hayata atıldığında ders anlatma dışındaki çalışmaları yayınlamaya başladım. ilk kitabım 10 yıl önce yayınlandı. Kitabının piyasada olması insanın hoşuna gidiyor. Motivasyon ve teşvik anlamında çok hoş bir durumdur. Bu durum öğrencinin de hoşuna gidiyor. Mesela geçen gün bir öğrencim bana mesaj attı. Van'da kitabımı bir kitapçıda görmüş, fotoğrafını çekip bana gönderdi. Öğrencilerin bu teveccühü de insanı motive ediyor. Ben fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Öldüğümüz zaman ardımızda bıraktığımız eserler bizi yaşatacak. Türkiye'de yüzlerce üniversite binlerce profesör var. Bunlardan çok az kişinin kitabı var. Dolayısıyla Türk Akademisi'ne katkı sağlayabilmek için yazmamız gerekiyor.

-Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamit dönemini anlatan Filinta (binyılın şafağında )dizisinin tarih danışmanlığını yaptınız. Sizden önce de yine bir Gümüşhaneli Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız aynı dizide tarih danışmanlığı yaptı. Bu dizide Gümüşhanelilerin tarih danışmanı olarak seçilmesinde etken nedir?

Aslında Filinta’da üç tane Gümüşhanelinin katkısı var. Yağmur Atsız, Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri ve ben. Beni tercih etmelerinin sebebi, yaptığım çalışmalardır. Yapımcı arkadaş Trabzon'a geldi, konuştuk. Sistemi anlattı, “bizimle çalışmak ister misiniz.” Dedi. Ben de kabul ettim. Üç Gümüşhanelinin aynı filmde olmazsı çok güzel bir tesadüf oldu.

-Gümüşhane Üniversitesi'nde 2015-16 dönemlerinde açılan tarih bölümü var. Siz bir tarih hocası olarak Gümüşhane'deki tarih bölümüne herhangi bir katkıda bulunmayı ya da çalışmalara destek olmayı düşündünüz mü?

 Gümüşhane Üniversitesi kurulduğunda biz rektör İhsan beyi ziyaret edip tebrik ettik. Gümüşhaneli olarak üniversitede çalışabileceğimizi ima ettik ama bir teklif gelmedi. Trabzon'da olmamıza rağmen hocanın ikinci yılında Gümüşhane Tarihi Sempozyumu yaptık. Bu sempozyumda organizatör oldum ve akademik anlamda destek verdim. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Sempozyumu yapıldı, oraya konuşmacı olarak katıldım. Ben bir Gümüşhaneli olarak Trabzon'da bulunsam dahi Gümüşhane Üniversitesi'ne bilimsel olarak katkı sağlamak isterim.

-Gümüşhane tarihi ile ilgili birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmaları yapanlar daha çok civar illerdeki üniversitelerden gelen hocalar oldu. Siz de bir tarihçi ve Gümüşhaneli olarak Gümüşhane tarihi ile ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

-Bizim meslekte iki tercih arasında seçim yapmak zorundasınız. Ya mahalli tarih çalışırsınız ya da genel tarih çalışırsınız. Bende Almanca bilmenin getirdiği avantajdan dolayı genel tarih çalışma yeğledim, böyle devam ettim. Mahalli tarih çalışan arkadaşlarda yine mahalli tarih çalışmaya devam ediyorlar. Çeşitli kurumlarda bana böyle bir yetki verilirse bu alanda çalışan arkadaşları toplayıp bir ekip kurarım ve bu konuda yardımcı olmaya çalışırım. Benim üzerime düşen neyse yaparım. Gümüşhane ile ilgili üç tane makalem var ama bir Gümüşhane tarihi yazmak gerekiyor. Eski Çağ, Orta Çağ ve Cumhuriyet Tarihi olarak bir çalışma yapacağım. Şuanda Gümüşhane ile ilgili yazılmış olan kaynaklar yeterli değil.

-Gümüşhane Üniversitesi rektörlük seçimleri olacak yakın zamanda. Siz de adaysınız rektörlüğe başvurmadaki amacınız nedir?

-Gümüşhane'ye hizmet edebileceğimi düşündüğüm için böyle bir yarışa girdim. Almanya'da on yıl kaldım on üç yıldır da Türkiye'nin önemli üniversitelerinden olan Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisiyim. Bunun yanında bilgi birikim noktasında yeterli tecrübeye sahip oldum ve bu birikimimi idareci olarak üniversitenin en üst mevkisi olan rektörlükte kullanmak istiyorum. Bunun için çeşitli projeler geliştirdim. Seçim beyannamemde bunu göreceksiniz. Gümüşhane Üniversitesi'ne, Gümüşhane şehrine güzel hizmetler getirebilecek projelerim var. İnşallah bu görev bize nasip olursa evimi Gümüşhane’ ye taşıyacağım. Gümüşhane Üniversitesi'ne kütüphane hizmeti, konferanslar, her türlü faaliyetlerle şehre ciddi anlamda katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Üniversitede Gümüşhaneli bir rektör olursa mahallileşme olabilir diye bir kanı var. Bundan dolayı özellikle farklı şehirlerden gelen akademisyenlerde bir korku oluşmuş. Bunu da maalesef birileri kullanıyor. Ben buna katılmıyorum, bu doğru değil. Netice itibariyle Gümüşhane Üniversitesi’ ni yönetmeye talibiz ama bu üniversite Türkiye Cumhuriyeti'nin üniversitesidir. Bu üniversitede Gümüşhaneli de, Trabzonlu da, Erzurumlu da olacaktır. Bizim şemsiyemizin altında farklı görüşlerden arkadaşlarımız mutlaka olmalıdır. Yeter ki ortak endişemiz ilim, bilim, Gümüşhane’ ye hizmet etmek olsun. Hiçbir vasfı olmayan bir kişinin Gümüşhaneli olduğu için üniversiteye girmesine müsaade etmem. Bizim için liyakat ve yetenek önemlidir. Tabi bir de üretken olacak, bilimsel anlamda üretme hevesi olacak.

-“Filinta” dizisi finalini yaptı. Yerine yeni bir dizi yapılacağı söyleniyor. Yeni projelerde tarih danışmanı olarak yer almayı düşünüyor musunuz?


-Filinta dizisi finalini yaptıktan sonra gelen talepler üzerine Sultan Abdülhamid dizisi yapılması gündeme geldi. Yeni sezonda bir aksilik çıkmazsa TRT-1 de Sultan Abdülhamid dizisi yayınlanacak Filinta dizisinin yapımcıları bununla ilgili TRT ile görüşmelere devam ediyor. Sözleşme imzalandıktan sonra tarihi verilere sadık kalınarak birebir gerçek kişiler üzerinden Sultan II.Abdülhamid dizisi yapılacak ve orada tarih danışmanı olarak devam edeceğim. Daha önce Filinta dizisi ekibi ile birlikte Abdülhamid belgeseli yapmıştık. 70 -80 sayfalık bir metin oluşturduk ve arkadaşların elinde bu metin var. Bu bilgileri de yeni dizide kullanacağız.

-Bir sosyal bilimci olarak Gümüşhane'deki sosyo-kültürel hayatı nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Gümüşhane'de eli kalem tutan, yazar erbabı ciddi bir kitle var. Üniversitede göreve gelirsem bu arkadaşlarla görüşüp bu kişilerle birlikte Gümüşhane kültür hayatına katkı sağlamak istiyorum. Mesela bir tane Gümüşhane tarihini ve kültürünü araştıran merkez kurulması gerektiğini çok ciddi olarak düşünüyorum. Gümüşhane'deki tarihi ve kültürel dokuyu ortaya çıkarmak adına üniversitedeki bazı arkadaşlarla mesela sosyolog, Türk dilci, tarihçi arkadaşları araziye çıkarmak gibi düşüncelerimiz var. Bunları daha sonra yayın olarak değerlendireceğiz. Gümüşhane Üniversitesi imkânlarını bu amaç için kullanacağız. Orta ve uzun vadeli Gümüşhane kültür hayatının daha verimli hale gelmesi için çeşitli planlarımız var. Ben kendim yazarak da buna katkı sağlamayı düşünüyorum.

-Gümüşhane'de çeşitli dergiler ve günlük yayın yapan gazeteler var. Bunları takip ediyor musunuz?

-Özellikle internet üzerinden basın taraması yaparken Gümüşhane ile ilgili internet haber sitelerine bakıyorum. Köşe yazarlarını takip ediyorum.Talat hocaların yaptığı Herfene Dergisi’ ni takip ediyorum. Gümüşhaneli olarak Gümüşhane'nin nabzını tutmaya çalışıyorum.

Elif Öktem: Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Necmettin Alkan: Ben teşekkür ederim.

Necmettin Alkan kimdir?

1966 yılında Gümüşhane’nin Köse ilçesinde dünyaya geldim. 10 yaşında İstanbul’un Ümraniye ilçesine göç ettik. Ortaokul ve liseyi Ümraniye'de okudum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü bitirdikten sonra Almanya'da tarih doktorası yaptım. Almanya'da 10 yıl kaldım. Osmanlı- Almanya ilişkileri üzerine çalıştım. Doktorayı bitirdikten sonra tekrar Türkiye'ye döndüm. Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. 13 yıldır Trabzon’da yaşıyorum. Akademik anlamda çalışma alanlarım: Sultan II. Abdülhamid dönemi, Jön Türkler, İttihat ve Terakki, Almanya- Osmanlı ilişkileri, Balkan Savaşları oldu. Bunun dışında TRT-1’de yayınlanan Filinta (bin yılın şafağında) dizisine tarih danışmanlığı yaptım. Şimdilerde Birinci Dünya Savaşı ile ilgili yayınlar yapıyorum. Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin bazı tarih faaliyetlerine katıldım. Bazı kitap çalışmalarım oldu. Şu anda on bir kitap çalışmam ve yüzün üzerinde makalem var. Çeşitli sempozyumlara katıldım.

Yüzün üzerinde makaleniz var, bu çalışmalarınıza bakıldığında daha çok II. Abdülhamid dönemi Balkan Savaşları yani XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyıl başlarında çalıştığınızı görülüyor. Bu dönemleri çalışmanızın özel bir sebebi var mıdır?

Lise yıllarında Abdülhamit dönemini anlatan kitaplarda ve üniversitede okuduğumuz kitaplarda II.Abdülhamid hakkında anlatılanlar hep olumsuzdu. Olumsuz Abdülhamit imajının karşısında paralel kitaplar okuyunca bakıyorsunuz ki aslında farklı bir Abdülhamit var. Dolayısıyla bunların gerçek olup olmadığını anlamak için derinlemesine çalışmalar yapınca II.Abdülhamit'e olan ilgim daha da arttı. Bunun dışındaki en önemli neden benim Almanya'da doktora yapmış olmamdır. Doktora süresi boyunca şunu gördüm; II.Abdülhamit döneminde Osmanlı-Almanya ilişkileri çok yoğun oldu. II.Kayzer William adında bir Alman hükümdarı var. Kayzer William II.Abdülhamit döneminde İstanbul'a 3 kez gelmiş. Abdülhamit Bağdat Demiryolları ve bazı demiryollarının ihalesini Almanlara vermiştir. Alman subaylarını çağırıyor. Osmanlı- Almanya ilişkileri II.Abdülhamit döneminde yoğun olarak cereyan ediyor. Ben de Almanya'ya gittiğimde dedim ki; madem Almanya'ya geldim Osmanlı - Almanya ilişkileri ne çalışayım. Bu konu üzerine tez yaptım. Türkiye' ye dönünce de bu alanda çalışmalara devam ettim. Bu şekilde benim İkinci Abdülhamit'e sempati ile bakmam, Almanya'da yaşayıp Osmanlı - Almanya ilişkilerini tez olarak seçmem, beni bu alanda daha fazla çalışmaya sevk etti.

-Akademisyenliğinizin yanında bir de yazarlık yönünüz var. Yazar olmanızdaki nedenler nelerdir?

 

Akademisyenler genelde yayın yapmayı sevmezler. Akademik kariyer yapmak için mecburi olan 15 makale ile profesör olabiliyorlar. Bir kısım arkadaşımız zaten profesör olduktan sonra sosyal birtakım faaliyetlerle zaman geçiriyorlar. Yazmaya çok fazla hevesli değiller. Bu Türk akademisyenlerde çok büyük bir eksikliktir. Ben bunu öğrencilik yıllarında fark ettim. Hocalarımızın yayınları yoktu. Almanya'ya gittiğimde gördüm ki bütün hocaların yayınları var. Üniversite kütüphanelerine girdiğinizde her hocanın yüzlerce makalesi, onlarca kitabı var. Almanlar bunu ciddi bir alan haline getirmişler. Akademik kimlik dışında ciddi yayınlar yapıyorlar, ben bundan etkilendim. Türkiye' ye dönünce akademik hayata atıldığında ders anlatma dışındaki çalışmaları yayınlamaya başladım. ilk kitabım 10 yıl önce yayınlandı. Kitabının piyasada olması insanın hoşuna gidiyor. Motivasyon ve teşvik anlamında çok hoş bir durumdur. Bu durum öğrencinin de hoşuna gidiyor. Mesela geçen gün bir öğrencim bana mesaj attı. Van'da kitabımı bir kitapçıda görmüş, fotoğrafını çekip bana gönderdi. Öğrencilerin bu teveccühü de insanı motive ediyor. Ben fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Öldüğümüz zaman ardımızda bıraktığımız eserler bizi yaşatacak. Türkiye'de yüzlerce üniversite binlerce profesör var. Bunlardan çok az kişinin kitabı var. Dolayısıyla Türk Akademisi'ne katkı sağlayabilmek için yazmamız gerekiyor.

-Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamit dönemini anlatan Filinta (binyılın şafağında )dizisinin tarih danışmanlığını yaptınız. Sizden önce de yine bir Gümüşhaneli Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız aynı dizide tarih danışmanlığı yaptı. Bu dizide Gümüşhanelilerin tarih danışmanı olarak seçilmesinde etken nedir?

Aslında Filinta’da üç tane Gümüşhanelinin katkısı var. Yağmur Atsız, Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri ve ben. Beni tercih etmelerinin sebebi, yaptığım çalışmalardır. Yapımcı arkadaş Trabzon'a geldi, konuştuk. Sistemi anlattı, “bizimle çalışmak ister misiniz.” Dedi. Ben de kabul ettim. Üç Gümüşhanelinin aynı filmde olmazsı çok güzel bir tesadüf oldu.

-Gümüşhane Üniversitesi'nde 2015-16 dönemlerinde açılan tarih bölümü var. Siz bir tarih hocası olarak Gümüşhane'deki tarih bölümüne herhangi bir katkıda bulunmayı ya da çalışmalara destek olmayı düşündünüz mü?

 Gümüşhane Üniversitesi kurulduğunda biz rektör İhsan beyi ziyaret edip tebrik ettik. Gümüşhaneli olarak üniversitede çalışabileceğimizi ima ettik ama bir teklif gelmedi. Trabzon'da olmamıza rağmen hocanın ikinci yılında Gümüşhane Tarihi Sempozyumu yaptık. Bu sempozyumda organizatör oldum ve akademik anlamda destek verdim. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Sempozyumu yapıldı, oraya konuşmacı olarak katıldım. Ben bir Gümüşhaneli olarak Trabzon'da bulunsam dahi Gümüşhane Üniversitesi'ne bilimsel olarak katkı sağlamak isterim.

-Gümüşhane tarihi ile ilgili birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmaları yapanlar daha çok civar illerdeki üniversitelerden gelen hocalar oldu. Siz de bir tarihçi ve Gümüşhaneli olarak Gümüşhane tarihi ile ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

-Bizim meslekte iki tercih arasında seçim yapmak zorundasınız. Ya mahalli tarih çalışırsınız ya da genel tarih çalışırsınız. Bende Almanca bilmenin getirdiği avantajdan dolayı genel tarih çalışma yeğledim, böyle devam ettim. Mahalli tarih çalışan arkadaşlarda yine mahalli tarih çalışmaya devam ediyorlar. Çeşitli kurumlarda bana böyle bir yetki verilirse bu alanda çalışan arkadaşları toplayıp bir ekip kurarım ve bu konuda yardımcı olmaya çalışırım. Benim üzerime düşen neyse yaparım. Gümüşhane ile ilgili üç tane makalem var ama bir Gümüşhane tarihi yazmak gerekiyor. Eski Çağ, Orta Çağ ve Cumhuriyet Tarihi olarak bir çalışma yapacağım. Şuanda Gümüşhane ile ilgili yazılmış olan kaynaklar yeterli değil.

-Gümüşhane Üniversitesi rektörlük seçimleri olacak yakın zamanda. Siz de adaysınız rektörlüğe başvurmadaki amacınız nedir?

-Gümüşhane'ye hizmet edebileceğimi düşündüğüm için böyle bir yarışa girdim. Almanya'da on yıl kaldım on üç yıldır da Türkiye'nin önemli üniversitelerinden olan Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisiyim. Bunun yanında bilgi birikim noktasında yeterli tecrübeye sahip oldum ve bu birikimimi idareci olarak üniversitenin en üst mevkisi olan rektörlükte kullanmak istiyorum. Bunun için çeşitli projeler geliştirdim. Seçim beyannamemde bunu göreceksiniz. Gümüşhane Üniversitesi'ne, Gümüşhane şehrine güzel hizmetler getirebilecek projelerim var. İnşallah bu görev bize nasip olursa evimi Gümüşhane’ ye taşıyacağım. Gümüşhane Üniversitesi'ne kütüphane hizmeti, konferanslar, her türlü faaliyetlerle şehre ciddi anlamda katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Üniversitede Gümüşhaneli bir rektör olursa mahallileşme olabilir diye bir kanı var. Bundan dolayı özellikle farklı şehirlerden gelen akademisyenlerde bir korku oluşmuş. Bunu da maalesef birileri kullanıyor. Ben buna katılmıyorum, bu doğru değil. Netice itibariyle Gümüşhane Üniversitesi’ ni yönetmeye talibiz ama bu üniversite Türkiye Cumhuriyeti'nin üniversitesidir. Bu üniversitede Gümüşhaneli de, Trabzonlu da, Erzurumlu da olacaktır. Bizim şemsiyemizin altında farklı görüşlerden arkadaşlarımız mutlaka olmalıdır. Yeter ki ortak endişemiz ilim, bilim, Gümüşhane’ ye hizmet etmek olsun. Hiçbir vasfı olmayan bir kişinin Gümüşhaneli olduğu için üniversiteye girmesine müsaade etmem. Bizim için liyakat ve yetenek önemlidir. Tabi bir de üretken olacak, bilimsel anlamda üretme hevesi olacak.

-“Filinta” dizisi finalini yaptı. Yerine yeni bir dizi yapılacağı söyleniyor. Yeni projelerde tarih danışmanı olarak yer almayı düşünüyor musunuz?


-Filinta dizisi finalini yaptıktan sonra gelen talepler üzerine Sultan Abdülhamid dizisi yapılması gündeme geldi. Yeni sezonda bir aksilik çıkmazsa TRT-1 de Sultan Abdülhamid dizisi yayınlanacak Filinta dizisinin yapımcıları bununla ilgili TRT ile görüşmelere devam ediyor. Sözleşme imzalandıktan sonra tarihi verilere sadık kalınarak birebir gerçek kişiler üzerinden Sultan II.Abdülhamid dizisi yapılacak ve orada tarih danışmanı olarak devam edeceğim. Daha önce Filinta dizisi ekibi ile birlikte Abdülhamid belgeseli yapmıştık. 70 -80 sayfalık bir metin oluşturduk ve arkadaşların elinde bu metin var. Bu bilgileri de yeni dizide kullanacağız.

-Bir sosyal bilimci olarak Gümüşhane'deki sosyo-kültürel hayatı nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Gümüşhane'de eli kalem tutan, yazar erbabı ciddi bir kitle var. Üniversitede göreve gelirsem bu arkadaşlarla görüşüp bu kişilerle birlikte Gümüşhane kültür hayatına katkı sağlamak istiyorum. Mesela bir tane Gümüşhane tarihini ve kültürünü araştıran merkez kurulması gerektiğini çok ciddi olarak düşünüyorum. Gümüşhane'deki tarihi ve kültürel dokuyu ortaya çıkarmak adına üniversitedeki bazı arkadaşlarla mesela sosyolog, Türk dilci, tarihçi arkadaşları araziye çıkarmak gibi düşüncelerimiz var. Bunları daha sonra yayın olarak değerlendireceğiz. Gümüşhane Üniversitesi imkânlarını bu amaç için kullanacağız. Orta ve uzun vadeli Gümüşhane kültür hayatının daha verimli hale gelmesi için çeşitli planlarımız var. Ben kendim yazarak da buna katkı sağlamayı düşünüyorum.

-Gümüşhane'de çeşitli dergiler ve günlük yayın yapan gazeteler var. Bunları takip ediyor musunuz?

-Özellikle internet üzerinden basın taraması yaparken Gümüşhane ile ilgili internet haber sitelerine bakıyorum. Köşe yazarlarını takip ediyorum.Talat hocaların yaptığı Herfene Dergisi’ ni takip ediyorum. Gümüşhaneli olarak Gümüşhane'nin nabzını tutmaya çalışıyorum.

Elif Öktem: Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Necmettin Alkan: Ben teşekkür ederim.

Necmettin Alkan kimdir?

1966 yılında Gümüşhane’nin Köse ilçesinde dünyaya geldim. 10 yaşında İstanbul’un Ümraniye ilçesine göç ettik. Ortaokul ve liseyi Ümraniye'de okudum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü bitirdikten sonra Almanya'da tarih doktorası yaptım. Almanya'da 10 yıl kaldım. Osmanlı- Almanya ilişkileri üzerine çalıştım. Doktorayı bitirdikten sonra tekrar Türkiye'ye döndüm. Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyorum. 13 yıldır Trabzon’da yaşıyorum. Akademik anlamda çalışma alanlarım: Sultan II. Abdülhamid dönemi, Jön Türkler, İttihat ve Terakki, Almanya- Osmanlı ilişkileri, Balkan Savaşları oldu. Bunun dışında TRT-1’de yayınlanan Filinta (bin yılın şafağında) dizisine tarih danışmanlığı yaptım. Şimdilerde Birinci Dünya Savaşı ile ilgili yayınlar yapıyorum. Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin bazı tarih faaliyetlerine katıldım. Bazı kitap çalışmalarım oldu. Şu anda on bir kitap çalışmam ve yüzün üzerinde makalem var. Çeşitli sempozyumlara katıldım.

Yüzün üzerinde makaleniz var, bu çalışmalarınıza bakıldığında daha çok II. Abdülhamid dönemi Balkan Savaşları yani XIX. yüzyıl sonu XX. yüzyıl başlarında çalıştığınızı görülüyor. Bu dönemleri çalışmanızın özel bir sebebi var mıdır?

Lise yıllarında Abdülhamit dönemini anlatan kitaplarda ve üniversitede okuduğumuz kitaplarda II.Abdülhamid hakkında anlatılanlar hep olumsuzdu. Olumsuz Abdülhamit imajının karşısında paralel kitaplar okuyunca bakıyorsunuz ki aslında farklı bir Abdülhamit var. Dolayısıyla bunların gerçek olup olmadığını anlamak için derinlemesine çalışmalar yapınca II.Abdülhamit'e olan ilgim daha da arttı. Bunun dışındaki en önemli neden benim Almanya'da doktora yapmış olmamdır. Doktora süresi boyunca şunu gördüm; II.Abdülhamit döneminde Osmanlı-Almanya ilişkileri çok yoğun oldu. II.Kayzer William adında bir Alman hükümdarı var. Kayzer William II.Abdülhamit döneminde İstanbul'a 3 kez gelmiş. Abdülhamit Bağdat Demiryolları ve bazı demiryollarının ihalesini Almanlara vermiştir. Alman subaylarını çağırıyor. Osmanlı- Almanya ilişkileri II.Abdülhamit döneminde yoğun olarak cereyan ediyor. Ben de Almanya'ya gittiğimde dedim ki; madem Almanya'ya geldim Osmanlı - Almanya ilişkileri ne çalışayım. Bu konu üzerine tez yaptım. Türkiye' ye dönünce de bu alanda çalışmalara devam ettim. Bu şekilde benim İkinci Abdülhamit'e sempati ile bakmam, Almanya'da yaşayıp Osmanlı - Almanya ilişkilerini tez olarak seçmem, beni bu alanda daha fazla çalışmaya sevk etti.

-Akademisyenliğinizin yanında bir de yazarlık yönünüz var. Yazar olmanızdaki nedenler nelerdir?

 

Akademisyenler genelde yayın yapmayı sevmezler. Akademik kariyer yapmak için mecburi olan 15 makale ile profesör olabiliyorlar. Bir kısım arkadaşımız zaten profesör olduktan sonra sosyal birtakım faaliyetlerle zaman geçiriyorlar. Yazmaya çok fazla hevesli değiller. Bu Türk akademisyenlerde çok büyük bir eksikliktir. Ben bunu öğrencilik yıllarında fark ettim. Hocalarımızın yayınları yoktu. Almanya'ya gittiğimde gördüm ki bütün hocaların yayınları var. Üniversite kütüphanelerine girdiğinizde her hocanın yüzlerce makalesi, onlarca kitabı var. Almanlar bunu ciddi bir alan haline getirmişler. Akademik kimlik dışında ciddi yayınlar yapıyorlar, ben bundan etkilendim. Türkiye' ye dönünce akademik hayata atıldığında ders anlatma dışındaki çalışmaları yayınlamaya başladım. ilk kitabım 10 yıl önce yayınlandı. Kitabının piyasada olması insanın hoşuna gidiyor. Motivasyon ve teşvik anlamında çok hoş bir durumdur. Bu durum öğrencinin de hoşuna gidiyor. Mesela geçen gün bir öğrencim bana mesaj attı. Van'da kitabımı bir kitapçıda görmüş, fotoğrafını çekip bana gönderdi. Öğrencilerin bu teveccühü de insanı motive ediyor. Ben fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Öldüğümüz zaman ardımızda bıraktığımız eserler bizi yaşatacak. Türkiye'de yüzlerce üniversite binlerce profesör var. Bunlardan çok az kişinin kitabı var. Dolayısıyla Türk Akademisi'ne katkı sağlayabilmek için yazmamız gerekiyor.

-Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamit dönemini anlatan Filinta (binyılın şafağında )dizisinin tarih danışmanlığını yaptınız. Sizden önce de yine bir Gümüşhaneli Nihal Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız aynı dizide tarih danışmanlığı yaptı. Bu dizide Gümüşhanelilerin tarih danışmanı olarak seçilmesinde etken nedir?

Aslında Filinta’da üç tane Gümüşhanelinin katkısı var. Yağmur Atsız, Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Hazretleri ve ben. Beni tercih etmelerinin sebebi, yaptığım çalışmalardır. Yapımcı arkadaş Trabzon'a geldi, konuştuk. Sistemi anlattı, “bizimle çalışmak ister misiniz.” Dedi. Ben de kabul ettim. Üç Gümüşhanelinin aynı filmde olmazsı çok güzel bir tesadüf oldu.

-Gümüşhane Üniversitesi'nde 2015-16 dönemlerinde açılan tarih bölümü var. Siz bir tarih hocası olarak Gümüşhane'deki tarih bölümüne herhangi bir katkıda bulunmayı ya da çalışmalara destek olmayı düşündünüz mü?

 Gümüşhane Üniversitesi kurulduğunda biz rektör İhsan beyi ziyaret edip tebrik ettik. Gümüşhaneli olarak üniversitede çalışabileceğimizi ima ettik ama bir teklif gelmedi. Trabzon'da olmamıza rağmen hocanın ikinci yılında Gümüşhane Tarihi Sempozyumu yaptık. Bu sempozyumda organizatör oldum ve akademik anlamda destek verdim. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi Sempozyumu yapıldı, oraya konuşmacı olarak katıldım. Ben bir Gümüşhaneli olarak Trabzon'da bulunsam dahi Gümüşhane Üniversitesi'ne bilimsel olarak katkı sağlamak isterim.

-Gümüşhane tarihi ile ilgili birçok araştırma yapıldı. Bu araştırmaları yapanlar daha çok civar illerdeki üniversitelerden gelen hocalar oldu. Siz de bir tarihçi ve Gümüşhaneli olarak Gümüşhane tarihi ile ilgili bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

-Bizim meslekte iki tercih arasında seçim yapmak zorundasınız. Ya mahalli tarih çalışırsınız ya da genel tarih çalışırsınız. Bende Almanca bilmenin getirdiği avantajdan dolayı genel tarih çalışma yeğledim, böyle devam ettim. Mahalli tarih çalışan arkadaşlarda yine mahalli tarih çalışmaya devam ediyorlar. Çeşitli kurumlarda bana böyle bir yetki verilirse bu alanda çalışan arkadaşları toplayıp bir ekip kurarım ve bu konuda yardımcı olmaya çalışırım. Benim üzerime düşen neyse yaparım. Gümüşhane ile ilgili üç tane makalem var ama bir Gümüşhane tarihi yazmak gerekiyor. Eski Çağ, Orta Çağ ve Cumhuriyet Tarihi olarak bir çalışma yapacağım. Şuanda Gümüşhane ile ilgili yazılmış olan kaynaklar yeterli değil.

-Gümüşhane Üniversitesi rektörlük seçimleri olacak yakın zamanda. Siz de adaysınız rektörlüğe başvurmadaki amacınız nedir?

-Gümüşhane'ye hizmet edebileceğimi düşündüğüm için böyle bir yarışa girdim. Almanya'da on yıl kaldım on üç yıldır da Türkiye'nin önemli üniversitelerinden olan Karadeniz Teknik Üniversitesinde öğretim görevlisiyim. Bunun yanında bilgi birikim noktasında yeterli tecrübeye sahip oldum ve bu birikimimi idareci olarak üniversitenin en üst mevkisi olan rektörlükte kullanmak istiyorum. Bunun için çeşitli projeler geliştirdim. Seçim beyannamemde bunu göreceksiniz. Gümüşhane Üniversitesi'ne, Gümüşhane şehrine güzel hizmetler getirebilecek projelerim var. İnşallah bu görev bize nasip olursa evimi Gümüşhane’ ye taşıyacağım. Gümüşhane Üniversitesi'ne kütüphane hizmeti, konferanslar, her türlü faaliyetlerle şehre ciddi anlamda katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Üniversitede Gümüşhaneli bir rektör olursa mahallileşme olabilir diye bir kanı var. Bundan dolayı özellikle farklı şehirlerden gelen akademisyenlerde bir korku oluşmuş. Bunu da maalesef birileri kullanıyor. Ben buna katılmıyorum, bu doğru değil. Netice itibariyle Gümüşhane Üniversitesi’ ni yönetmeye talibiz ama bu üniversite Türkiye Cumhuriyeti'nin üniversitesidir. Bu üniversitede Gümüşhaneli de, Trabzonlu da, Erzurumlu da olacaktır. Bizim şemsiyemizin altında farklı görüşlerden arkadaşlarımız mutlaka olmalıdır. Yeter ki ortak endişemiz ilim, bilim, Gümüşhane’ ye hizmet etmek olsun. Hiçbir vasfı olmayan bir kişinin Gümüşhaneli olduğu için üniversiteye girmesine müsaade etmem. Bizim için liyakat ve yetenek önemlidir. Tabi bir de üretken olacak, bilimsel anlamda üretme hevesi olacak.

-“Filinta” dizisi finalini yaptı. Yerine yeni bir dizi yapılacağı söyleniyor. Yeni projelerde tarih danışmanı olarak yer almayı düşünüyor musunuz?


-Filinta dizisi finalini yaptıktan sonra gelen talepler üzerine Sultan Abdülhamid dizisi yapılması gündeme geldi. Yeni sezonda bir aksilik çıkmazsa TRT-1 de Sultan Abdülhamid dizisi yayınlanacak Filinta dizisinin yapımcıları bununla ilgili TRT ile görüşmelere devam ediyor. Sözleşme imzalandıktan sonra tarihi verilere sadık kalınarak birebir gerçek kişiler üzerinden Sultan II.Abdülhamid dizisi yapılacak ve orada tarih danışmanı olarak devam edeceğim. Daha önce Filinta dizisi ekibi ile birlikte Abdülhamid belgeseli yapmıştık. 70 -80 sayfalık bir metin oluşturduk ve arkadaşların elinde bu metin var. Bu bilgileri de yeni dizide kullanacağız.

-Bir sosyal bilimci olarak Gümüşhane'deki sosyo-kültürel hayatı nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Gümüşhane'de eli kalem tutan, yazar erbabı ciddi bir kitle var. Üniversitede göreve gelirsem bu arkadaşlarla görüşüp bu kişilerle birlikte Gümüşhane kültür hayatına katkı sağlamak istiyorum. Mesela bir tane Gümüşhane tarihini ve kültürünü araştıran merkez kurulması gerektiğini çok ciddi olarak düşünüyorum. Gümüşhane'deki tarihi ve kültürel dokuyu ortaya çıkarmak adına üniversitedeki bazı arkadaşlarla mesela sosyolog, Türk dilci, tarihçi arkadaşları araziye çıkarmak gibi düşüncelerimiz var. Bunları daha sonra yayın olarak değerlendireceğiz. Gümüşhane Üniversitesi imkânlarını bu amaç için kullanacağız. Orta ve uzun vadeli Gümüşhane kültür hayatının daha verimli hale gelmesi için çeşitli planlarımız var. Ben kendim yazarak da buna katkı sağlamayı düşünüyorum.

-Gümüşhane'de çeşitli dergiler ve günlük yayın yapan gazeteler var. Bunları takip ediyor musunuz?

-Özellikle internet üzerinden basın taraması yaparken Gümüşhane ile ilgili internet haber sitelerine bakıyorum. Köşe yazarlarını takip ediyorum.Talat hocaların yaptığı Herfene Dergisi’ ni takip ediyorum. Gümüşhaneli olarak Gümüşhane'nin nabzını tutmaya çalışıyorum.

Elif Öktem: Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Necmettin Alkan: Ben teşekkür ederim.ne.jpg

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar
Mevlüt Alkan
15 Mart 2017 Çarşamba 19:03
19:03
Başarılar dilerim. Hocam Mevlüt Alkan İstanbul Eski Milletvekili A.
176.238.30.131
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim