• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Gümüşhane : 14 °C
  • Trabzon : 19 °C

HAFTANIN KONUĞU: İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANI PROF.DR.MÜGE YILMAZ

08.09.2020 11:36
HAFTANIN KONUĞU: İLETİŞİM FAKÜLTESİ DEKANI PROF.DR.MÜGE YILMAZ
Gümüşhane Olay Gazetesi’nde “Haftanın Konuğu”İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Müge Yılmaz oldu.

OLAY: Sayın Müge Hanım; Olay gazetemize hoş geldiniz. Haftanın konuğu programımızda sizi ağırlamaktan duyduğumuz mutluluğu ifade ederek röportajımıza başlamak istiyorum.

Gümüşhane Üniversitesi -Edebiyat Fakültesi-Psikoloji Bölümü-Gelişim Psikoloji Anabilim Dalı öğretim üyesisiniz ve idari olarak da İletişim Fakültesi Dekanlık görevini yürütüyorsunuz. Akademik bekrauntunuzu inceledik. Çok önemli çalışmalara imza atmışsınız. İletişim Fakültesi’nde psikoloji bekrauntunun yararlarını gördünüz mü?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: İdareci olarak yararlarını gördüm. Hem idareci olarak görüyorum, hem de iletişimin temeli psikoloji. Her iletişim fakültesi öğrencisin psikoloji ile de ilgilenmesi gerekiyor, çünkü psikoloji ile ilgili ağırlıklı dersleri de var. İletişim psikolojisi var, sosyal psikoloji dersi var. İnsan psikolojisini ne kadar iyi anlarlarsa o kadar rahat iletişim kurarlar. İletişim karşılıklı gerçekleştirilen bir şey, ebetteki İletişim Fakültesi’nin bir tarafı da tek yönlü iletişim. Yani televizyon programı hazırlıyorlar ama karşı taraftaki hedef kitleyi görmüyorlar. O hedef kitlenin psikolojisini ne kadar iyi bilirlerse program içeriklerini ona göre daha iyi hazırlarlar. O anlamda çok önemli ama elimden geldikçe katkı sağlamaya çalışıyorum. Psikoloji, insana hizmet veren mesleklerin hepsi için geçerli. Hemşiresinden tutun polisine kadar, öğretmenine bütün meslekler için psikoloji var olan bir gerçek.

OLAY: Ülke genelinde tanınan, başarılı  bir iletişim fakültesinde dekanlık görevi yapmak nasıl bir duygu?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Öncelikle Rektörümüz Sayın Halil İbrahim Zeybek Hocama çok teşekkür etmek isterim.  İletişim Fakültesi ile yakından ilgileniyor. Hem kaynak anlamında,  hem de personel anlamında, hem yaptığımız çalışmaları destekleme anlamında, motive anlamında Halil İbrahim Zeybek Hocam’ın desteği müthiş. Genç bir ekip var,  çalışmaya çok istekliler. Gümüşhane bu anlamda belki coğrafi konum açısından çok avantajlı bir bölge gibi gözükmese de çok ilginçtir çalışmaya başladığımdan beri şunu fark ediyorum ki bir butik üniversite havasında ve İletişim Fakültesi bunun en tepesinde,  bina olarak da en tepesinde…  Bu çok avantajlı bir şey,  yani gençlerin üretmesi, çalışması.. Bilirsiniz, üniversite eğitimi meslek edindirmez aslında “yaşam bakış açısı” kazandırır.  O anlamda sürekli okumak,  tartışmak,  gençlerle bir arada olmak çok önemli. Hem ekip genç, hem öğrenciler çok dinamik… Doluluk oranımız yüzde yüz on üçlere geliyor. Doluluk oranımız çok yüksek. Ülke içerisinde tercih edilen bir fakülteyiz. Gündemi yakalamak, ülkeyi yakalamak, dünyayı yakalamak tabi bir de destek alınca Rektörümüzden bir şeyler yapmaya çalışıyoruz…

OLAY: Yaptığımız gözlemlerden gördük ki; hem personel, hem de öğrenciler tarafından çok seviliyorsunuz. Sizin için “Babacan Dekan Hanım” diyorlar. Kendinizi bu derece sevdirmeyi nasıl başardınız?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Ekstra bir şey yapmadım sadece şöyle bir inancım var benim bu üniversite bizim. Hepimiz ülkemize hizmet ediyoruz. O anlamda da katkı sağlamak çok önemli. Ben onların idarecisi değilim, arkadaşıyım. Beraber bir şeyler yapacağız ve bu üniversiteye katkı sağlayacağız ki o çocuklar bizim çocuklarımız, yani gençlere model olmak zorundayız. Kesinlikle de bir şeyler üretmek zorundayız. Onlar benim çalışanlarım değiller onlar benim iş arkadaşım, beraber mesai yapıyoruz, çok şey paylaşıyoruz. Bir şansım da benim iyi niyetli arkadaşlarım var, yani fakültedeki bütün arkadaşlarım gerçekten katkı sağlamak için oradalar. Hepsi iyi niyetli, hepsi çalışkan ve dinamikler. Aslında onlar beni harekete geçiriyorlar. “Şunu da yapalım hocam, onu da yapalım hocam” diyerek sürekli teşvik ediyorlar. Keza memur arkadaşlarım da öyle. Yani herkes birbiriyle çok uyumlu, çalışmaya gayret ediyorlar. Her şeyi kendi içinde çözmeye çalışıyoruz. Benim işimi çok kolaylaştırdıkları için belki de ben de onun rahatlığıyla onlara elimden geldikçe yol açmaya çalışıyorum. Fakültede mesai kavramı yok. Mesai dışında uyumadan çalıştıklarını biliyorum. Medya merkezindeki arkadaşlar özellikle üniversite tanıtım fuarlarına hazırlanırken saat kavramları yok, mesai kavramları yok, tatil kavramları yok böyle personel herkesin başına… Dürüstlükle söyleyebilirim ki hiçbir ricamı kırmadılar, sağ olsunlar çünkü hakikaten hepsi bir katkı sağlamak istiyor. Hem üniversite,  hem de öğrenciler idealistler…

OLAY: Akademik hayatınızda 14’e yakın kitap, 25 e yakın makale, 10 yakın bildiri sahibisiniz. “Duygusal Farkındalık, Eğitim Bilimine Giriş, Sosyal Bilgilerin Temelleri, Eğitim Psikolojisi, Eğitim Psikolojisi, Öğrenme Güçlüğü Olan Bireyler ve Eğitimleri , Psikologlar için Pratik Etik Pozitif Yaklaşım, Öğretmenlere ve Anne babalara Yönelik ilköğretim öğrencilerinde Duygusal Zeka Beceri Eğitimi Uygulamaya Yönelik Pratik Bir Model ve 50 Aktivite, Öğrenme Güçlüğü Olan Bireyler ve Eğitimleri” kitaplarınızı 2014 lü yıllarda yazdığınızı gördük.  Kitaplarınız sanki 2020 dünyası için yazılmış gibi.  Günümüz insanlarının bu psikolojik tespitlere daha mı çok ihtiyacı var?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ:  Bu saydığınız çalışmaların hepsi ekip çalışmaları. Doktora öğrencilerimizle yaptıklarımız var, biz hocalar bir araya gelerek yaptığımız çalışmalar var. Gelişim psikolojisi ve Eğitim psikolojisine ilgim çok yüksek. Çünkü gurur duyarak söylemem lazım, temel kökenim iletişim fakültesi. Ben, Anadolu Üniversitesi’nden eğitim iletişimi mezunuyum. Eğitim psikolojisi o anlamda her zaman benim ilgimi çekti. Tabii bu konularda çalışırken gündelik hayatta da karşılaştığımız sorunlardan yola çıkıyoruz, problem arıyoruz,  bu problemleri nasıl çözeriz diye bakıyoruz. İletişim fakültesine geri dönünce herhalde çalışmalarım bu ikisini bütünleştirmek adına olacak şimdi buradaki Gümüşhane üniversitesindeki arkadaşlarla bir çalışma yürütüyoruz  “İletişim psikolojisi” kitabı hazırlıyoruz. Yani psikoloji ile iletişimi birleştirme cabalarımız var. Bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

OLAY: Şu sıralarda Kovid - 19 süreci ile ilgili bir araştırmanız olduğun duyduk ve anket sorularınızı gördük. Kovid- 19, Türk insanının psikolojisini ne kadar etkiler sizce?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ:  Pandemi dünyanın beklemediği bir şeydi. Bütün dünya bunla boğuşuyor ve gerçekten çok önemli kritik bir süreç. Çok fark etmiyoruz ama aslında bulaş hızı azalmadı aynı şekilde devam ediyor. Şimdi biz birinci dalganın ikinci pikini yaşıyoruz diyorlar çok önemli. Buradaki temel sorun bireysel sorumluluk, yani Türkiye olarak baktığımızda devletimiz bütün önemleri aldığı o anlamda evet sağlık sektörü gerçekten Türkiye’de çok iyi, yani diğer ülkelere baktığımızda bizler o anlamda sağlık çalışanlarına her zaman teşekkür edelim. Çok ciddi anlamda daha iyiyiz ama bu demek değildir ki onlara güvenelim biz rahatlayalım. İlk etapta dünyadaki yayılmaya bakarak insanlar daha tedirgindi daha çok dikkat ediyordu. Zaman içerisinde duyarsızlaşmaya başladık ve daha bir hareket etmeye başladık bunda tabi kültürel ögelerin de etkisi var. Bizler topluluk halinde bulunmayı seviyoruz, cenazeye gitmezseniz eşiniz dostunuz kırılabiliyor, düğüne gitmezseniz kırılabiliyor. Hâlbuki bu pandemide bu kırılıp dökülmelerin olmaması gerek. Akdeniz ülkesiyiz, o yüzden de sürekli el elleyiz, sarılıyoruz. Sıkıntılı fakat artık yeni bir düzene geçmek zorundayız. Biz daha öncede dünya olarak salgınlar yaşadık. Kovid salgını da bir şekilde  rayına oturacak. Biz sorumluluğumuz bileceğiz. Bu süreçte psikolojik sağlamlığımızı koruyarak, kaygımızı kontrol ederek, tedbirlerimizi alarak hareket etmemiz gerekiyor. Bu söylediklerim aslında bilinçli farkındalığı,  bireysel farkındalığı gerektiriyor. Kimse bu bulaşın yayılmasını istemiyor ama burada herhalde amacın ne olduğunu tam olarak anlatmamız çok önemli. Çünkü amacı anlamayınca kişilerin bireysel özgürlüklerini kısıtlanmasını algılıyorlar, halbuki biz ne kadar çok tedbir alırsak bu kamu alanları o kadar rahat açılır. Bu pandemilerin belki devamı gelecek belki yenileri çıkacak önümüzü göremediğimiz bir yapıya hazırlanmamız lazım, o yüzden de bilim kurulunun söylediklerini ciddiye almamız lazım. Sağlık Bakanımızın söylediklerini ciddiye almak lazım.  Kendi korunma alanlarımızı oluşturmamız lazım. Bazen de kültürel alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekiyor.   Bir arada olma ilişkilerimize yeni düzene uyma yapılar katmamız gerekiyor . 6-7 ay sonra sonuç elde edeceğiz . Yaptığımız çalışmada; kovid – 19 da fark ettik ki  endişeden kaynaklı rahatsızlıklarımız da oluşmaya başladı. Sık sık el yıkama gibi yeni bir çalışma başlattık. Psikoloji bölümü olarak sağlık endişesi ve kovit arasındaki ilişkiye bakacağız, pandemiyi nasıl yenebiliriz ona bakacağız. Kaygımız belli bir düzeyde olacak ama tedbir olarak aşırı kaygılanırsak tedbir alamayız. Yaptığımız çalışma sonucunu paylaşacağız.

 

OLAY: Yaşadığımız toplumsal sorunların kaynağında biraz da insan psikolojisini bilememek mi yatıyor. Okumuş - okumamış herkes biraz psikoloji bilmeli mi?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Kesinlikle psikoloji insan ilişkilerinin temelini oluşturan olgu. Empati önemli bir kavram. Empatiyi bilebilmek için karşı tarafın da psikolojini az da olsa anlayabilmek gerekiyor. Duygusal okur yazarlığı öğrenmemiz lazım. Sadece kendi duygularımızın olması yetmiyor. Çoğu zaman kişiler kendi duygularının da farkında olamıyorlar. Kastettiğim ne biliyor musunuz örneğin trafikte iki  kişi karşı karşıya geliyor, bana yol vermedi diyor ne yapıyor arabasını durduruyor, öndeki arabaya saldırabiliyor. halbuki yol vermemeye öfkelenme gerçekten öfke duygusu mu yoksa o öfke duygusunun altında yatan yetersizlik duygusu mu, çaresizlik duygusu mu? Kendisiyle ilgili kendi  duygusunun farkına varım yeni çözümler üretmek yerine karşı tarafa yöneliyoruz. Üstün Dökmen Hoca’nın çok güzel bir hareketi var; elinizle bir kişiyi işaret ettiğinizde, karşı tarafı suçladığınızda der ki bu bir parmak karşı tarafı gösterir ama, içeride kalan üç parmak seni gösterir. Önce kendimizi inceleyeceğiz, irdeleyeceğiz. O zaman zaten karşı tarafı işaret etmezsiniz, bu çok önemli o yüzden bunlara dikkat etmek gerekir.

OLAY: Gümüşhane Üniversitesi’nin en popüler fakültelerinden birinin dekanısınız. Fakülteniz, bugüne kadar Türk medyasında çokça yer aldı. Başarıları hep konuşuldu. Çıta yüksek. Bu başarılardaki ana sır neydi?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ:  Ben göreve başlamadan önce de ödüller alan çalışkan bir üniversite, çalışkan bir fakülteydik. Çok ciddi ödüller aldık, mesela Türkiye’nin en pirestijli halkla ilişkiler ödüllerini aldık, kısa filmler ödülünü sayamıyorum o kadar fazla,  hem halkla ilişkiler alanında hem de sinema televizyon alanında çok ciddi ödüller var. Gazetecilik bölümümüz daha yeni emekliyor bu sene üçüncü sınıf olacaklar inşallah onlardan da çok ilginçtir ödüllerimiz var. Böyle olunca ekibe bakmak gerek, tabi hoca kadromuz çok iyi Gümüşhane’nin bence çok ciddi avantajı böyle bir kadro oluşturmuş olması. Akada görünmeyen çok ciddi genç akademik bir kadro var ve benim çok hoşuma gidiyor çok hırslılar, yani o ödül törenlerinde inşallah paylaşırız sizler de gelirsiniz yarıştıkları üniversiteler köklü üniversiteler o anlamda onlarla yarışmak bir cesaret ve bu yarıştan da başarıyla çıkmaları da beni çok gururlandırıyor. En başta da söylediğim gibi bu sadece ekiple olacak bir şey değil, başarıda Rektörümüz Sayın Halil İbrahim Zeybek Hocamızın müthiş bir desteği var. Destek olmazsa biz de o cesareti bulamayız. Sizin vasıtanızla da hem medya merkezi personelime, hem de akademi personelime teşekkür etmek isterim, çünkü çocukları yönlendiren genç arkadaşlar bu işi sabırla azimle yapıyorlar.

OLAY: Rüştünü ispatlayan bir İletişim Fakültesi, bundan sonra Gümüşhane için kalıcı neler yapabilir. Örneğin tematik bir Gümüşhane belgeseli dizisi olabilir mi?

 PROF.DR. MÜGE YILMAZ:  belgesel çalışmaları var arkadaşların özellikle Gümüşhane’nin önemli isimleriyle ilgili çalışmaları var. Onun dışında geçen dönem tasarlamaya başladığımız gazetecilik bölümüyle açık hava müzesi çalışmamız var.  Pandemiden dolayı biraz duraksadık yerel gazetelerin yayınlanmış seçkin nüshalarından fakültemizin önüne açık hava müzesi yapacağız. Bunun bir örneğini Ordu’da görmüştüm. Bu müzeyi Gümüşhane’ye kazandırmak istiyoruz. Fakültemizin ön bahçesini bilirsiniz oraya düşünüyoruz,  daha çok cam mekân düşünüyoruz, çünkü yaz kış öğrenciler görebilsin bahçedeyken bununla temas edebilsin.  

 

OLAY: İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nün Gümüşhane yerel basınıyla işbirliği diyaloğu var mı?

Gazeteciler cemiyeti başkanınız ve bütün yerel gazeteler bizlere kucak açtılar. Hepsine teşekkür ediyorum. Geçen sene çok görüşmelerimiz oldu, yararlı görüşmeler yaptık. Öğrencilerimiz rahat bir şekilde Gazeteciler Cemiyeti ofisini kullanabiliyorlar. Pandemi bitince gazetecilik bölümü öğrencilerimizi sizlere de yönlendireceğiz. Haber hazırlamadan, kurgu, dizgi ve baskı safhalarına kadar uygulamaları sizlerin yanında öğrensinler. Bu işin mutfağı buralardır. Siz de bilirsiniz ki işin içine girmedikten sonra öğrenemezsiniz, akademi tamam ama alaylıyla akademiyi birleştirmek zorundayız. Alaylıların deneyiminden mutlaka faydalanmak zorundalar.

OLAY: Gümüşhane’nin tarihe mâl olmuş değerleri örneğin Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevî Hazretleri’nin akademik camia tarafından yapılan bir belgeseli olmadığını biliyorum. Bu konuda bir belgesel çalışma yapılabilir mi? Yine bu soru kapsamında soruyorum. Gazetecilik bölümünüz de var olduğuna göre Gümüşhane’de Cumhuriyet tarihi boyunca bugüne kadar çıkan gazetelerin dijitalleştirilmesi yine önemli ve kalıcı bir çalışma olabilir mi?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ:  Arkadaşların bu konuda çalışmaları var, çekimleri sürüyor pandemiden sonra hemen hızlıca kurgulanacak, yarışmalar için yapıyorlar. Gümüşhane yerel gazetelerinin dijital ortama aktarılması da aslında çok güzel bir proje.  Bu konuyu da arkadaşlarımla ve kütüphane yetkilileriyle görüşeceğim. Gümüşhane adına güzel bir çalışma olur.

OLAY: Ankaralısınız ve uzun süre yine bir büyük şehirde Samsun’da kaldınız. Gümüşhane’ye adapte olmakta zorluk çektiniz mi? Yani Gümüşhane sizin için ne ifade ediyor.

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Gümüşhane’ye alışmamda asıl etkili olan şey Gümüşhane insanının verdiği güven duygusu.  Gümüşhane’de bazı değerler kaybolmamış,  bu şehirde kendinizi güvende hissediyorsunuz. Büyük şehirlerde bunu yaşayamıyoruz, sürekli olarak dikkatli olmak zorundasınız ve tedirginsiniz.

OLAY: Lise yıllarında idealiniz ne idi, idealinizdeki meslek ne idi?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Ben liseden sayısal çıkışlıyım. Ama hayat bizi bu noktaya getirdi. Ailem daha çok mühendislik alanı gibi bir şey bekliyordu ama Anadolu Üniversitesi’ne biz yetenek sınavıyla girdik. O dönem merkezi sistemle almıyordu, sınavları özel yetenek sınavıydı ve ben annemden gizli başvurduğumu hatırlıyorum. Bizim zamanımızda fen ve edebiyat diye ayrılıyordu. Genelde aileler çocuklarını fen bölümüne yönlendiriyorlardı. Sevdiğim ve istediğim mesleği yaptığım için şanslıyım.

OLAY: Meslek harici hayatınız nasıl geçiyor. Müzikle, şiirle, sporla aranız nasıl?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Biraz çizim yapmaya çalışıyorum. Karakalem seviyorum. Gençliğimde aktif basketbol oynuyordum, çok fazla kırığım vardır bacaklarda. Ama şimdi inşallah yeni meşgalem torunum olacak. Nasip olursa iki ay sonra bir torunum olacak. En önemli hobim medya merkezindeki arkadaşlar izlerse anlayacaklar ve gülecekler bana bizim dönemimizde özel radyolar vardı. Radyoculuk benim için çok önemli, artık benim için hobi daha çok müzik ağırlıklı radyo dinlemek. Biz galiba şanslı nesildik, her tür yeni müziği dinleyebiliyorduk. Kastettiğim ne biliyor musunuz biz caz da dinliyorduk, tango da dinliyorduk,  Türk sanat müziği de dinliyorduk. Popüler kültür günümüz gençlerini galiba tek noktaya sıkıştırdı, o farklı tatları alamıyorlar o yüzden biz şanslı bir nesildik.

OLAY: Gümüşhaneli ve üniversiteli gençlere neler söylemek istersiniz?

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Gümüşhaneli gençlere ve kendi öğrencilerime tavsiyem öncelikle azla yetinmemeleri. Bununla neyi kastediyorum, çok okuyacaklar, çok seyredecekler, çok gezecekler, çok tartışacaklar. Her şeyi mümkün oldukça kendi sınırlarını zorlayacak şekilde yapacaklar. En çok yeni nesilde benim sıkıntım şu; istiyorlar ki “hoca versin verdiği yetsin.” Hâlbuki böyle bir şey yok, yani Müge’nin dediği ne kadar doğru onu o araştıracak, sorumluluk öğrenciye ait. Müge’yi de dinleyecek a kişisini de dinleyecek b kişisini de dinleyecek, Artık bilgiye ulaşamama gibi bir şey yok, ulaşabildiği her şeye ulaşacak onu sentezleyebilecek. Bizler üniversite hocaları olarak ancak sentezlemeyi öğretebiliriz. Sentezleyeceği materyalleri  kendileri bulacaklar. O yüzden tembellik etmemeleri, çok çalışmaları ve katkı sağlamadan ölmemeleri... Bu ülke hepimizin mutlaka oraya bir taş koyun benim onlardan ricam bumlar.

OLAY: Olay Gazetesi olarak sizlere teşekkür ediyoruz. Bizimle güzel bilgiler paylaştınız.

PROF.DR. MÜGE YILMAZ: Ben de Olay gazetesi camiasına teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılar diliyorum.

Röportaj Tarihi:  03.09.2020 Perşembe

Röportaj yeri: Olay Gazetesi Ofisi

Röportaj            : Hasan Pir, Bekir Bulut, Rüveyda Usta, Uğur Bulut

 

 

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim