Vatanına Milletine Küfür Etmeden De Nobel Alınabiliyormuş

Bu yıl Nobel ödülü ikinci kez bir Türk' e verildi. Çok sevindim. Çok sevindik. Aziz SANCAR isimli bilim adamı; hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 Nobel Kimya Ödülü'nü kazandı. Ödüle ABD’li Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl ile birlikte layık görülen Sancar daha önce de kanser tedavisinde sirkadiyen saat kullanımıyla ödüller almıştı. Kanser oluşumunda ve tedavisinde önemli bir unsur olan DNA onarımı üzerinde yıllardır çalışan Sancar bu mekanizmayı 35 yılda çözdüklerini, ancak bunun hastalara ulaşmasının biraz zaman alacağını ifade etmiş. Ne yazık ki araştırma yapmasam tam olarak neden Nobel ödülüne layık görülmüş ve kimlerle paylaşmış ödülünü bilemeyeceğim. Çünkü biz hep işin magazin kısmıyla ilgilenmişiz.

Medyada Aziz SANCAR’ ı aldığı ödülden daha çok yaptığı açıklamalarıyla takip ettik. Aziz SANCAR' ın Türk olması yetmezdi önce hangi şehirde doğmuş ve büyümüş onu merak ettik. Mardinliymiş. Sonra aklımıza bazı sorular takıldı. Acaba kendini Kürt olarak mı tanıtacaktı? Birçok haber kaynağının bahsettiğine göre “Türk asıllı Amerikan vatandaşı Aziz Sancar” Acaba Amerika'da yaşadığı için Türkiye' ye karşı kötü şeyler mi söyleyecek ve bizi uluslararası boyutta rezil mi edecekti? Biz onun kıymetini bilememiştik. Amerikan Bilimler Akademisine 2005 yılında üye olan SANCAR’ı Türkiye Bilimler Akademisine 2006 yılında kabul ettiğimizi biliyor muydunuz? Ancak çok geçmeden içimizi rahatlatan açıklamalar geldi. Aziz SANCAR kendisini arayan BBC muhabirlerinin Arap mısınız yoksa kısmen mi Türksünüz sorusunu saygısızlık olarak niteleyerek "Ben Türk'üm o kadar" diye konuştu. Sonrasında ise Atatürk' e duyduğu saygıdan bahsederek gönlümüzü fethetti. Peşi sıra bütün sosyal medya Aziz SANCAR' ı konuşmaya başladı. Dikkatimi en çok çeken bir kişinin "Vatanına milletine küfür etmeden de nobel alınabiliyormuş" demesiydi. Buna benzer çok fazla söz duyduk. Peki bu söz bize ne anlatıyor?

Paylaşılan birçok sözden aslında kastedilen kişi Nobel Ödülünü alan ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı (başkaca bir vatandaşlığı yok o sadece bizden ) Orhan PAMUK' tu. Çünkü Nobel ödülünü ülkemize ilk o kazandırdı ama içimizde kaldı kutlayamadık. Düşüncelerini beğenmedik. Hoşumuza gitmeyen şeyler söylemişti. Yargılamaya çalıştık ama olmadı. Hâlbuki ödülü kazandığı zaman bu ödülü Türk Edebiyatı kazandı da demişti. Yok, yine de sevemedik. Şimdi ise karşımızda aldığı ödülü halkıyla paylaşan bir bilim adamı vardı. Biraz da Orhan PAMUK' a olan tepkimizi göstermek için kullandık Aziz SANCAR'ı. Oysa madem mesele vatana millete küfür etmek değildi Orhan PAMUK Nobel ödülünü gerçekten hak etmiş ve çalışmaları sayesinde almış olamaz mı? Bunu bir düşünelim ama şimdilik asıl konumuz Aziz SANCAR’ a geri dönelim.

"Bu ödül Atamız sayesinde alınmıştır” dedi; “Ödülü 19 Mayıs’ta Türkiye’ye gelerek Anıtkabir’de Atatürk’e bırakacağım.” diye de ekleyince daha bir sevdik Aziz SANCAR’ ı ama bazı soruları sormayı kaçırıyoruz. Mesela Aziz SANCAR madem bu kadar büyük bir bilim adamı madem biz de çok seviyoruz onu, neden bu ülkede adını okuduğu okullara vermek yerine çağırıp bilgisinden yararlanmıyoruz? Neden çalışmalarına devam edebilmesi için Amerikan vatandaşı da olması gerekiyor diye sormuyoruz? Neden çalışmalarını ülkemizde yapsın vatanına geri dönsün demiyoruz? Neden yaşadığı ülkeye giderken arkasından el sallamakla yetiniyoruz? Neden üniversitelerimizden bir tanesi de çıkıp demiyor ki; “Biz Aziz SANCAR' ın çalışabilmesi için her türlü olanağı sağlamaya hazırız, ne gerekiyorsa yapalım dönsün artık ülkesine” diye? Geçtiğimiz günlerde Sena ÇUBUKÇU bir yazı yazarak “Torpiller Yarışıyor” diye isyan etmişti. Kim bilir belki de mesele Sena ÇUBUKÇU' nun bize anlattığı gibi Aziz SANCAR' ın hak ettiği ilgiyi ona gösterecek ve uygun çalışma ortamını ona sağlamaya yetecek kadar torpilinin olmamasıdır.