TOPRAK

Dünya üzerindeki tüm canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli olan temel ihtiyaç kaynağı kuşkusuz topraktır.

Toprak tüm canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesini sağlar. Üzerinde yaşayan canlıların tamamına yakını toprağın kıymetini bilir ve ona destek olmak için ömürleri yettiğince mücadele ederler. Tamamına yakını dedim, çünkü toprağın kıymetini bilen ve onu koruyan canlılar arasında insan yoktur.

Ne yazık ki gerek kirlenmesi gerekse de erozyonla kaybolmasına neden olan, toprağa en fazla ihtiyacı olan bizleriz. Bir markete ya da alışveriş merkezine girdiğimizde eğer cebimizde yeterli miktarda para var ise alışveriş canavarına dönmüşüz demektir.  İhtiyacımız olsun yada olmasın hoşumuza gider her şeyi sepetlere doldurur dururuz. İnsan psikolojilerini etkilemeyi hedefleyen alışveriş merkezleri amaçlarına çoktan ulaşmış durumdadırlar. Fark etmişsiniz dir, bir alışveriş merkezinde iki temel ihtiyacınızı karşılamak istediğinizde bir el size o ihtiyaçlarınızı karşılayana kadar tüm binayı dolaştırır. Aslında bizleri o binada daha fazla alışveriş yapmamızı sağlamak amacı ile dolaştıran kurnaz tasarımcılardır. Onların israf gibi bir derdi asla olmamıştır. Para kazanmaları birinci hedeftir.

Gelmek istediğim nokta şudur. Sonsuz durumdaki rengarenk market raflarının diğer ucunda her geçen gün tükenen toprak vardır. Aklınıza gelebilecek bütün ürünler topraktan gelmektedir. Gıda ürünleri, kıyafet, elektronik eşya, takı , mobilya vs. Çünkü toprak daima üretimin hammaddesidir. Doğal döngü dışında üretilen her ürün toprağı kirletir ve ona zarar verir. Elinizin altında internet var ise '' Haydi Toprak Hakkında Konuşalım '' isimli video görselini izlemenizi öneririm.

Toprak sadece bizim değil bütün canlıların yaşam kaynağıdır. Dilsiz ve savunmasız bütün canlılar en az insanlar kadar toprağı ve kainatı kullanma hakkına sahiptir. Bu noktada insanın bencilliği ön plana çıkmaktadır. Daha lüks yaşamak ve daha fazla para kazanmak uğruna topraklarımız yok edilmektedir.

Toprağı kaybetmemize neden olan bir başka husus da erozyon dur. Erozyon ile her yıl Kıbrıs'ın yüzeyini beş santimetre kaplayacak kadar toprak kaybolmaktadır. Erozyonla kaybedilen beş santimetre yüksekliğindeki toprak en kıymetli ve  en verimli kısımdır.  Doğal yollarla kaybolmasının dışında plansız toprak yönetimi ve toprak üstü yeşil örtünün aşırı tahribatı erozyonun her geçen gün artmasına neden olmaktadır.  1990 yılında kaybolan toprakları kurtarabilmek ve her geçe gün zarar verilen doğal yaşamı kurtarmak adına Toprak Dedemiz Sayın Hayrettin KARACA ve Yaprak dedemiz Sayın Nihat GÖKYİĞİT tarafından TEMA ( Türkiye Erozyonla Mücadele Doğal Varlıkları Koruma Vakfı ) kurulmuştur. O dönemdeki devlet kademesinin de desteği ile sağlam temeller üzerine kurulan vakıf  bu gün 550.000 i geçen gönüllü sayısına ulaşmıştır.

Vakfın amacı her zaman  erozyonla mücadele ve doğal varlıkları korumak olmuştur. Karşı durulan her türlü çevre ve doğal yaşam tehdidinin diğer ucunda rant ve para olduğu için vakfımız her zaman yıpratılmaya çalışılmıştır. Bilinmelidir ki bizim savunmamızın arkasında ne bir yönlendirme ne para ne de mevkii beklentisi yoktur. Biz yaratandan ötürü yaratılanı korumayı dert edinen, yer yüzünde en az bizim kadar diğer canlılarında yaşam hakkı olduğunun savunucularıyız. Bizim siyasetle, para ile , konum ve mevkii ile asla işimiz olmaz. 

Toprağı korumak adına herkesi göreve davet ediyorum. Daha az kirletmek adına çalışmalarımızı sürdürmeli, toprağın kaybolmaması için yeşil örtüyü artıracak faaliyetlerde bulunmalıyız. Bu kapsamda güz ve bahar aylarında yaptığımız ağaçlandırma faaliyetlerinde ve yıl boyu süren doğal yaşam tehditlerine karşı verdiğimiz mücadelelerimizde sizleri aramızda görmeyi arzuluyoruz.

Sağlıcakla kalın...