• BIST 9408.54
  • Altın 2824.572
  • Dolar 34.3362
  • Euro 36.3204
  • Gümüşhane : 0 °C
  • Trabzon : 16 °C

İNSANI DOĞA İLE BULUŞTURMAK

12.10.2015 18:19
YUSUF ORAL / YAZAR

YUSUF ORAL / YAZAR

 

             Ne yazık ki günümüz dünyasında İnsanlar ile doğa arasında kopan ve onarılması gereken bir bağ var. Geçmişimize baktığımızda bu bağın çok kuvvetli olduğunu görmekteyiz. Hep doğa ile iç içe yaşayan ve yaşam kaynağı toprak olan Anadolu, bu bağın en kuvvetli olduğu coğrafya olarak tarihe geçmiştir.

            Bu coğrafya toprağa ve doğaya o kadar değer vermiştir ki; insanlar yaşam tarzlarında, kültürlerinde, sanatta ve folklorda doğayı, insanı ve toprağı her daim simge olarak kabul etmiştir.

            Tarımın en büyük geçim kaynağı olması toprağa olan sadakatin her daim artarak sürmesine neden olmuştur. Nitekim eski yerleşim yerlerine baktığımızda şehirlerin, kasabaların ve köylerin dağ eteklerine kurulduğu görülmektedir. Tarih boyunca ovalar ve düzlüklerin birincil kullanım amacı her daim tarım olmuştur.

            Anadolu Kültürünü bizlere aktaran türkülerimize baktığımızda yeşile, toprağa ve doğal varlıklara verilen değeri görmekteyiz. Birçok eserde topraktan, sudan, havadan, buğdaydan, ekinden, keklikten, şahinden, laleden, sümbülden ve bunun gibi yüzlerce terimden de anlıyoruz ki atalarımız iç içe yaşadıkları doğayı havalandırmışlar bizlere türkülerle.

            Bizler Anadolu Kültürünü bu topraklara geri getirmeyi veya tamamen yok olmasını engellemeyi hedefleyen misyon ile yüklenmiş doğa gönüllüleriyiz. Bu kıymetli coğrafyanın bir sonraki nesillere aynı doğallıkta ve güzellikte aktarılması için Anadolu Kültürünü yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceğiz.

            Anadolu coğrafyası doğal kaynakları açısından o kadar zengindir ki bu gün Avrupa ülkelerinin tamamında 12.000 bitki türü bulunurken sadece Anadolu coğrafyasında 9.000 bitki türü vardır.

            Bu topraklar özeldir. Dünya dört buzul çağı yaşamıştır. Bunlardan ilk üçü yaklaşık 2,5 -3 milyon yıl sürerken sonuncusu yani 4. Buzul çağı ise 300-350 bin yıl sürmüştür. Bu toprakları özel kılan durum tam olarak 4. Buzul çağında ortaya çıkmaktadır. Çünkü Anadolu’nun da içerisinde bulunduğu Mezopotamya bölgesi son buzul çağını yaşamamıştır. Yani bütün dünya 350 bin yıl buzulla kaplı iken bu topraklar canlı kalmıştır. Yani bu topraklar 350 bin yıl kez fazladan güneşi, karı ve baharı görmüştür.  

            Bu kadar özel bir coğrafyada yaşarken ne yazık ki her geçen gün topraktan ve doğadan biraz daha uzaklaşmaktayız. Çocuklarımız hayatları bilgisayar ve akıllı telefon ekranları arasına sıkışmış durumdadır. Doğayı bilmeyen, toprağı, havayı ve suyu koklamayan insanların hayatlarında karşılaştıkları zorlukları çözümlemede zorluk çektikleri görülmektedir. Çünkü kâinattaki en büyük eğitici doğadır. Okulda mikroskobik gözlemler dışında uzun bir sürede anlatabileceğiniz biyolojik döngüyü doğadaki çocuk birkaç saat içerisinde rahatlıkla öğrenebilecektir.

           

            Bu gün önemsemediğimiz ve hoyratça tükettiğimiz dünyada doğal kaynaklarımız her geçen gün azalmaktadır. İnsanlar daha lüks ve daha rahat yaşamak adına doğayı her geçen gün biraz daha tahribata uğratmaktadır. Bunun nedeni doğayı tanımamaktır. Çünkü doğayı bilen insan asla onu gereğinden fazla kullanmaz. Günümüz dünyasında geri dönüşüme yeteri kadar değer verilmemesi doğadan uzak kaldığımızın en önemli göstergesidir.

            Hiç zaman kaybetmeden ilk fırsatta çocuklarınızı alın ve doğa ile buluşturun. Bunu bu haftalık değil her fırsatta yapın. Çocuğunuza havayı, toprağı ve suyu anlatın. Ekosistemi anlatın, ağaca dokunsun, ağacı incelesin ve görsün ki o ağaç bir odun kütlesinden oluşmuyor. Bir ağacın üzerindeki yüzlerce hatta binlerce canlıya ev olduğunu hissettirin çocuklarınıza.

            Çocuklarınız toprağa dokunsun ve toprağı asla çamur ya da kirleten olarak anlatmayın onlara. Toprak olmasa ne yiyeceğimiz gıdaların, nede giydiğimiz giysilerin olamayacağını anlatın. Toprağın ana rahmi gibi olduğunu söyleyin. Düşen tohumların çimlenene kadar geçen süreyi bir annenin hamilelik süreci olduğunu anlatın. Sonrasında bitkilerin çimlenip yeryüzüne çıktığı fotoğrafa bakın ve ‘’bu da zorluklar sonrasında oluşan mutlu aile tablosu değin’’ .

            Size soracaktır çocuk kuruyan bitkileri. Tıpkı insanlar gibi bitkilerde hastalanıyor değin onlara. Tam burada en can alıcı noktaya gelin ve bu hastalıkların çoğunun insan eli ile gerçekleştiğini söyleyin.

Sonuç olarak çocuğunuzu doğa ile buluşturun. Doğa ile iç içe olan Anadolu Kültürünü aşılayın onlara.

Unutmayın;

Tek kurtuluşumuz Anadolu Kültürüdür.

Sağlıcakla kalın…

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim