• BIST 9716.77
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • Gümüşhane : 12 °C
  • Trabzon : 20 °C

Bilgisayar Oyununu Örnek Alıp Babasını Öldürdü

06.01.2016 12:51
SELAMİ ÖKTEM / YAZAR

SELAMİ ÖKTEM / YAZAR

Yanlış duymadınız. İspanya’nın Mallorca adasında üstelikte 18 yaşında hani bizim artık yetişkin oldu milletvekili bile seçebilir diyebileceğimiz yaşa gelmiş bir kişi kendisini bilgisayar oyununa kaptırıp çivili bir sopa yaparak babasını öldürmüş. Düşünsenize bir canavar yetiştirmişsiniz, bu kişi doğarken canavar doğmadı ya, bütün dünya sizin olsa ne yazar? Diğer bir haberde şunu fark ediyorum: Amerika' da Crystian Rivera isimli çocuk, oynadığı oyunda ölmesini ağlamaya başlayan kız kardeşine bağlayarak, sinirlenip elinde tuttuğu bebeği hızla sarsması sonucu dokuz aylık bir bebeğin ölümüne sebep olmuş. Öyle bizim ülkemizde olmaz böyle şeyler diye de düşünmeyin. Başkent Üniversitesi’ nin yaptığı geniş katılımlı bir araştırmaya göre 15 yaşından küçükler günde 1-5 saat, 16-19 yaş grubu 1-7 saat bilgisayar kullanıyorlar. Bu durum ülkemizde de tehlike çanlarının çalmaya başladığını gözler önüne seriyor.

 

Sadece çocuklar oynamıyor ki bilgisayar oyunlarını mesela şöyle bir haber karşıma çıkıyor: Yabancı bir ülkede oyun konsolu ile oyun oynayan bir anne, eline çarparak oyunu kaybetmesine sebep olan daha 11 aylık bebeğini darp ederek öldürmüş. Bu ve benzeri haberleri ilerleyen yıllarda çok daha fazla duyacağız. Çünkü gün geçtikçe çocuklarımızı teknolojinin kirli mi temiz mi olduğunun ayırdına zaman zaman varamadığımız ellerine daha fazla teslim ediyoruz. Çünkü diyoruz ki sokaklara çıkıp hasta olacağına otursun evde gözümüzün önünde olsun. Sokaklar çok tehlikeli artık diyoruz ve evde kalmasını sağlayarak çocuğumuzu koruduğumuzu zannediyoruz. Peki, mesela siber zorbalığın ne kadar yaygın olduğunu biliyor ve çocuğumuzu bundan da koruyabiliyor muyuz? Gümüşhane Turkuaz Koleji öğretmenlerinden Günışık ÖKTEM' in Edirne Valiliği Suç Kongresi için Gümüşhane' de yaptığı çalışmada kullandığı örneklemdeki lise öğrencileri numaralarını gizleyerek başkalarını rahatsız ettiklerini ancak bunu başkalarının da yaptığını savunarak suç işlemediklerini ifade ederken şu sözleri kullanmışlar: "Herkes yapıyor, biz de şaka amaçlı yapıyoruz. Ama bazen kötü şeyler de duyabiliyoruz küfürlü laflar ya da cinsellik içeren konuşmalar. Bunu gizli numara değil numarası görülen kişilerde yapıyor sonuçta. Bir kez başıma geldi ama kimseye söyleyemedim." Biz sadece çocuğumuz dışarı çıkmasın ve evde gözümüzün önünde olsun istiyoruz. Oysa belki de bilgisayar başında bir tür siber zorbalığa maruz kalıyor ancak fark edemiyoruz. Peki, bunun çaresi nedir? Okullarda teknoloji bağımlılığı ile ilgili dersler koymak veya çeşitli projeler yapmak mı?
 

Yaşı kaç olursa olsun her çocuk hata yapabilir. En başta bunu kabul etmek gerekir. Koca koca adamlar hata yapıyor o nasıl yapmasın ki? Ancak hata yaptığını görüyor ve ona doğruyu gösteremiyorsak o çocuğun kötü alışkanlıklar kazanması kaçınılmazdır. Terbiye ailede başlar, anne ve baba olarak çocuğa doğru olanı göstermeliyiz. Şimdi bu yazıyı okuyan sevgili okur, eğer mezun bir öğrenci isen geçmişe dönüp kendini bir sorgula. Senin yaşında muhtemelen sigara içmenin ne kadar kötü bir alışkanlık olduğu okullarda anlatılıyordu. Yine de sen veya arkadaşların inatla sigara alışkanlığını daha o yaşlarda kazandınız değil mi? O zaman bir şeyi ne kadar anlatırsanız anlatın, istenmeyen davranışı ortadan kaldırmak için ne kadar şiddetle veya baskıyla davranırsanız davranın, o istenmeyen davranışın zararlı olduğuna karşınızdakini inandıramayacaksınız. 

 

Peki, Ne Yapmalı?

 

Öncelikle sen teknolojiyi doğru kullanacaksın. Televizyonu kapat, bilgisayarı kaldır ya da interneti hiç kullanma dememi bekliyorsan yanılıyorsun. Tabii ki kullanacaksın ama doğru amaçla ve doğru bir şekilde kullanacaksın. Psikososyal Gelişim Kuramına göre çocuklar 12 ile 18 yaşları arasında bir kimlik arayışına giriyorlar. Bu dönemde ergen başarılı bir şekilde kimlik kazanma sorununu çözerse, kendine güvenen, kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve başarılı olur. Aksi durumda ise rol karmaşası, yaşamın gelecek dönemlerinde de bu kriz çözümleninceye kadar sürecektir. Örneğin; ne yapmak istediğine karar veremeyen, bir işten öbürüne atlayıp bocalayan, çocuk gibi davranan yetişkinler, henüz kimlik kazanma krizini çözümleyememiş kişilerdir. Bu yüzden çocuğunuzla zaman geçirmeniz ve doğru olanı yaparak ona rol model olmanız çok önemli. Başta bahsettiğimiz araştırmaya göre de çözüm en önce güçlü ve pozitif aile bağları kurmaktan geçiyor ve bu da çocuğunuzla ne kadar anlamlı zaman geçirdiğinize bağlı olarak gelişen bir durumdur. 

 

Her istediğini yaparak ve onu her şeyden koruyarak çocuğunuza iyilik yaptığınızı düşünmeyin. Siz onun düşmesini elini, yüzünü kanatmasını engellediğinizi sanarken aslında çocuğunuzu başka tehlikelerin kucağına atıyorsunuz ve gerçek sosyal bağlar kurmasını engelliyorsunuz. Bu çocuklar pişmanlık duymayan ve suçu hep karşıya yükleyen insanlar olarak yetişiyorlar. Aileler olarak eskiden sadece arkadaşlarından ve neler yaptıklarından haberdar olmak çocuğu kontrol altında tutmak için yeterliydi ancak artık yeterli değil. Araştırma sonuçları bilgisayarda neler yaptığından da haberdar olmalısınız diyor. Bu yüzden sakın bilgisayarı onun odasında bırakmayın. Tıpkı televizyon gibi bilgisayar da ortak kullanım alanında olmalı ve bilgisayarın da televizyon gibi tüm ailenin belli kurallar dahilinde faydalandığı teknolojik bir cihaz olduğunun fark edilmesi sağlanmalı. Aile içinde kurallar açık olmalı ve herkes bu kurallara uymalı. Aileler çocuklarının notlarına gösterdikleri hassasiyeti sosyal etkinliklerdeki başarılarında da aramalılar. Asla çocuğunuzu bir spor dalına ya da bir sanat dalına yönlendirmekten çekinmeyin. Ders notları düşer diye korkmayın. Aksine bu aktiviteler sosyal olarak gelişimini sağlarken, derslerde de hem dikkatini hem de aktif katılımını artıracaktır.
 

Sonuç olarak çocuğunuzu eve hapsetmeyin. Sosyal gelişimine önem verin. Onu korumayı bırakın ona kendini korumayı öğretin. Ona doğrusunu anlatmayın, onunla birlikte doğrusunu yapın.

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim