YİRMİDÖRTTE BİR

Karaca Mağarası, Akçakale Mağarası, Arılı Mağarası, İkisu Mağarası, Ardıçlı Mağarası, Üçbacalı Mağarası, Altıntaş Mağarası, Kırklar Mağarası, Kartalkaya Mağarası, Ardıçlı Mağarası, Kabantaşı Mağarası, Arsa Mağarası, Köprübaşı Mağarası, Ambela Mağarası, Taşbaşı Mağarası, Üstü Açık Mağarası, Yaylım Mağarası, İnönü Mağarası, Mamatlar Mağarası, Cingora Mağarası, Küçük Cingora Mağarası, Karşı Mağara, Köroğlu Mağarası, Kırkgöz Mağarası.

Mağaraların adlarını okurken yoruluyor insan değil mi? Bu ne zenginlik diye de sormadan edemiyor.

Varlık için de yokluk çekiyoruz. Yüce Yaradan, Türk ulusuna güzel bir ülke, Gümüşhanelilere ise ayrı bir zenginlik vermiş. Ama biz coğrafyamızdan şikayet eder olduk, “Dağların Arasındaki Gümüşhane”. Peki o dağların içerisindeki mağara zenginliğine ne demeli?

Açmışız Karaca Mağarası’nı, varsa yoksa  hep “Karaca” demişiz. “Gel Karaca, Git Karaca”

Akçakale, İkisu, Ardıçlı, Üçbacalı…

“Karaca yeter” demişiz.

Birkaç mağaramıza baktırmışız. Elimize  “taş düşme riski var” diye hemen bir rapor tutuşturmuşlar.

Hangi mağarada taş düşme riski yok, diye sorduk mu? Neden soralım ki, bizim Karaca’mız var.

20 Yıla yakındır turizme açıktır Karaca Mağarası. Kimin başına taş düştü?

Bu ilin üniversitesi ve o üniversitenin jeoloji mühendisliği fakültesi var. Çok değerli de akademisyenleri.

Geç kalmış sayılmayız. Akademisyenlerden oluşacak inceleme heyeti ile bu mağaralarımız bir an önce değerlendirilmeli.

Yoksa gelen yerli ve yabancı turistler Karaca Mağarası’na bir kez gelir, ziyaret eder, başka bir yere uğramadan döner giderler. Biz de “bu ziyaretçileri neden ilde bir gün olsun tutamıyoruz” diye şikayet eder dururuz.

Dedim ya, geç kalmış değiliz.

Hemen yanı başımızdaki Akçakale’den neden başlamayalım ki