YAZALIM, OKUYAN OLUR

O kazma vuruluncaya kadar yazacağım. Yazacağım, elim kalemi tutma gücünü kaybedinceye kadar.

İnsanın içi burkuluyor, bir şeyler kopuyor içinden, baktıkça. Dolu dolu oluyor insan. Ne yapıyoruz, ne ediyoruz? Yok mudur bu kentin sahibi? Yok mudur bu ilde öncü? Daha ne kadar bekleyeceğiz? Nedir bu vurdumduymazlık?

Bir kazmamız, bir küreğimiz yok mu? Yok mu kasamızda 3-5 kuruşumuz? Alınmış bir karar, 3. derecede sit alanı ilan etmişsiniz. Sonra? Sonrası yok. Anlamışsınızdır sanırım. Satala Antik Kenti’nden söz ediyorum. Bu günkü haberimizde en ince detayına kadar her şey serildi gözlerinizin önüne. Neler neler alıp götürülmüş. Sadece Erzurum, Trabzon, İstanbul değil, Afrodit'in bronz büstü bile yurt dışına kaçırılarak Londra British Müzesi’ne konulmuş. Geçmişte uyuduk, şimdi de uyutuluyoruz. Ama artık uyumayacağız. Uyutmaya çalışanları hep uyandıracağız. Söz değil, icraat bekliyoruz, bekleyeceğiz, ta ki o kazma vuruluncaya kadar.

Üst düzey bir yetkili ile bir sohbet anında, “Satala Antik Kenti, sadece Gümüşhane’yi değil, bölgeyi uçurur” sözleri bana bu tarihi kentin önemini bir kez daha kanıksattı.

Yıllarca, belki 50, belki 60 yıl Kelkitlilerin hayali olan Sadak Barajının yapımı tamamlandı. Yetkililer 70 bin hektarlık bir alanın sulu tarıma kavuşacağını özellikle vurguladılar. Ne kadar güzel değil mi? Sadak Barajını su tuttuktan sonra ortaya çıkan o doğal güzelliği görmeyeniniz olmuştur belki. O güzelliği gidiniz, görünüz.

Böyle bir güzelliğin yanı sıra, Satala Antik Kenti’nin de yapılacak kazı sonrası ortaya çıkacak olan tarihsel yapısı ile o üst düzey yetkilinin söylediği söz gerçek olmayacak mı? İki dağın arasına sıkışmış kalmış şu kentin, gittikçe daralan çemberini kırmaz mı?

Böyle bir tarihsel zenginliğe sahip bu kentte hala bir arkeologumuz bile yok. Ne kadar acı bir tablo. Ayıp değil mi bize. Çok mu zor şu ile bir arkeolog kadrosu almak? Gerek Valilik gerekse Belediye bir arkeologun maaşını veremeyecek mi? Düşünebiliyor musunuz bu kadar zenginliğimizin yanı sıra bir arkeolog yok şu Gümüşhane’de.

Hep uyutulduk. Uyutulanlar da uyanmak istemiyor.  15. Legio Apollinares'in arması, kulplu testiler, armalı kemer toka, madeni para ve mühürler İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde, diğer birçok tarihi eser ise Trabzon ve Erzurum'daki müzelerinde, Afrodit'in bronz büstü yurt dışına kaçırılarak Londra British Müzesi’nde.  Arkeologumuz yok. Tarihi eserlerimiz başka müzelerde, hatta kaçırılanlar bile var.

Başka illere götürülen tarihi eserlerimizi kendi müzemize getirtemeyecek miyiz?

Satala Antik Kenti’ne, İl Özel İdaresi’nden, Kültür ve Turizm Bakanlığından kazı için ödenek sağlayamaz mıyız? Bir arkeologun maaşını şu Gümüşhane veremeyecek kadar yoksun mu? Bunların hepsi yapılır, sakın yapılmaz demeyin.

Özellikle Valimiz Sayın Yücel Yavuz’dan, öncelikle başka illerde bulunan tarihi eserler ile yurt dışına kaçırılan Afrodit’in bronz büstünün Gümüşhane’ye iade edilmesi için girişimde bulunmalarını istiyorum.

İlin turizmini çok önemseyen Sayın Yavuz’un, Satala Antik Kenti’nde kazı yapılması için Özel İdare kaynaklarından gerekli olacak kaynağı da ayıracaklarını bekliyorum.

Ve, Gümüşhane’de bir arkeologun zaman geçirilmeden atanması.