TÜKENEN SİZ…

Dünyaya merhaba diyen bebek yönümüz daha sonra büyüyor. Sevimli bebek ihtiyaçlarını ortamdan alırken tüketim bilincinden yoksun,  sadece yaşama tutunmak adına bu davranışları yapmakta. Bebeği büyüten biz ebeveynler ona tüketim bilincini doğduğu andan itibaren aşılamaya ve yerleştirmeye başlıyoruz.

Günümüzde tüketim bilinci saf doğadan ayrılmış durumda.  Doğal yoldan değil sancısız iğne ile hiç zahmetsiz sezaryenle dünyaya getirdiğimiz bebeği anne sütü yerine suni mamalarla besleyerek suni duygulara alışkanlığı doğar doğmaz başlatıyoruz.

Hal böyle olunca bebek gelişim sürecinde doğada ki tüm varlıklara saygı bilincinden yoksun ezberlenmiş saygıyı öğrenerek “saygılı saygısız” olarak öğretilen yeni değerleri yüklenmeye çalışıyor.

Emeksiz, zahmetsiz hazır doğayı tüketmeye başlıyor.

Biz insanları insan yapan değerlerin başında EMEK değeri yerini sorgusuz tüketime bırakıyor. Böylece TÜKETİMİN YENİ KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURUYORUZ.

Tüketirken DEĞER ÜRETME BİLİNCİ UNUTTURULUNCA bize karşı doğal dönüşüm sürecine giren doğamızı kıyamet, küresel ısınma senaryoları ile dilediğimiz kalıba oturtmaya çalışıyoruz.

Doğamızın dengesini bozduğumuzu düşünebiliyoruz ama Dengeleyen Değer üretme bilincini düşünemiyoruz.  YANİ KISACA BİLİNÇSİZ TÜKETİCİLER oluyoruz.

Doğanın tüm varlıklarını aklı ve bilinci ile oluşturabilen varlık olan İNSANI ÜRETEMİYORUZ.

Ürettiğimiz robotlaşmış tüketiciler… ROBOTTA BİLİNÇ OLUR MU? Elbette olmaz. KISACASI ARTIK HERBİRİMİZ BİLİNÇSİZ TÜKETİCİLERİZ. 

Nedir insan üretmek? Yedirmek, içirmek, büyütmek,  okula göndermek, bir meslek sahibi yapmak, ev araba sahibi olmak… Keyfini yerine getiren tüm değerleri satın almak… Dünyamızda bizi biz olmaktan çıkarabilen tüm anlamsız değerlerin ortasında kalmak İNSAN OLMAK MIDIR?

İnsan üretmek, doğum ve ölüm arasında geçen yaşam sürecinde bize sunulan muhteşem dünyamızı tüketmek midir?

Hep tüketimi dünyamızda bulunan bildiğimiz değerler üzerinden düşündük. Biraz da bizi insan yapan değerler üzerinde düşünmemiz gerektiğini hatırlayalım.  Bu satırları okuyan tüketicilere o muhteşem duyguyu sunmak istiyorum.

Düşünmenizi öneriyorum.

Bir an düşünün.

Sorun kendinize biz neyi ürettik neyi tükettik?…

Hangi hakları arıyoruz,  hangi hukukta birleştik ?…

Bozuk ürettiğiniz İNSANIN hakkını nerede arıyorsunuz?

Bozuk insanları düzeltecek merkez neresidir?

Uğruna savaşlar yapılan, gerçek özünden uzaklaştırılmış insanın Yaradan öz ile yaratılmışın sözleri arasında gelgitler yaşatan ortamlar mıdır?

Yoksa ölüm ötesinde SONSUZ BİLİNMEYENİN SUNDUĞU KADARINI BİLEBİLDİĞİMİZ ALLAH’a havale ettiğimiz midir?

 Bozuk insanı tüketen değeri nerede sorgulayacaksınız?

Her gün binlerce bozuk insan üretiliyor ve insanlık tükeniyor.

Binlerce dernek vakıf kurum din merkezleri var ama hiçbiri bozuk insanı tükenmeden hakkını arayacak bir merci bulamıyor. Yeni merkezler merciler oluşturma gayretleri içinde bocalayıp duruyor.

OYSA BU MERCİ NERESİDİR BİLİYOR MUSUNUZ?

SİZ!

SİZ BU MERCİSİNİZ…

Her anınızda, her düşüncenizde, her yaptığınız davranışta…

İnsanlığı doğasında ne kadar büyüttüğünüz ve bu doğal süreci ne kadar yarına taşıyabildiğinizle doğru orantılıdır, TÜKETİM BİLİNCİ.

Bu bilince ulaşmadı iseniz asla TÜKETİCİ HAKLARINI KORUMUŞ OLMAYACAKSINIZ…

Sevgi ve saygılarımla.