Şişko beylerin Oyununa Ortak olmayın…

    Ne diyeyim ki. Son günlerde özelden olsun yüz yüze olsun almış olduğum soruların başında yeni anayasa süreci hakkında ne düşündüğüm geliyor. Belki de bu konu ile alakalı son bir haftada 200 den fazla mail aldım. Arkadaşlar, efendiler, muhteremler sizlere bu konu hakkında ki görüşlerimi söyledim tekrar söylüyorum. Ben bu evet ya da hayır çılgınlığına katılmıyorum. Katılmayacağımda. Yahu hiç dönüp kendinize baktınız mı? Ne halde olduğunuzun farkında mısınız? Çok çektik biz sağ sol olaylarından diyorsunuz da aynı meseleyi tekrar ve tekrar yaptığınızın farkında değil misiniz? Eskiden insanları sağ sol diye bölerdiniz şimdi insanları evet ya da hayır kelimesi etrafında böldünüz. Aynı evde baba oğul birbirlerine vatan haini muamelesi yapıyor. İnsanlar kuru fasulyenin faydalarından konuşurken birbirlerini ihanetle suçluyorlar. O kadar siyasetin içinde kaybolduk ki herkes siyaset bilimci herkes başbakan herkes cumhurbaşkanı mübarek. Herkes hüküm veriyor herkes tekfir ediyor. Yıllarca aynı davaya baş koymuş insanlar birbirlerini ihanetle suçluyorlar. İktidar partisi ise başka bir durumda. Başına 1. Mart tezkeresi gibi bir bozgun gelmesin diye anayasa görüşmelerinde her vekile markaj yapıyor. Herkes gözetim altında herkes izleniyor gözetleniyor. Kimi işiyle kimi aşıyla tehdit ediliyor. Ülke yönetenler başka yerel teşkilatları başka davranıyorlar. Beyler beyler aklınızı başınıza alın. Bu mesele artık ne vatan müdafaası ne de başka bir şey. Bu mesele bir toplumun aklı ile alay etme ya da birlikteliğin kopma noktasına geldiğinin en büyük delilidir. İnsanlar çarşı Pazar birbirleri ile kavga ediyorlar. Siyasilerin oyunları yıllar süren dostlukları bitiriyor. Yahu sizler aptallaştınız mı?  Ankara’da şişko beyler bir oyun düzüyor diye sizler neden bu oyuna ortak oluyorsunuz. Vekil yaşı 18 e düştüğü zaman sen vekil mi olacaksın. Vekilin oğlu vekil olacak. Eli para görmüş yarı cahillerin çocukları vekil olacak. Yahu yarın her şey bittiği vakit bizler yüz yüze bakacağız. Peki, adını ne deyip birbirimizin yüzüne bakacağız. Birbirimize böylesi ağır küfürler ettikten sonra nasıl dönüp birbirimizle muhabbet edeceğiz. Dün başka bugün başka olanları anlarım. Onlar kapılmışlar dünyanın havasına bir oyundur gidiyorlar. Peki, siz aziz ocaklılar. Birbiri ile somun ekmek zeytin bölüşen insanlar. Birbirinize böylesi ağır sözleri nasıl söylemektesiniz. Aynı davada sırt sırta mücadele vermiş yara yemiş insanlar siz nasıl birbirinize böyle ağır konuşmaktasınız. Hepsini geçtim birbirinizi ihanet ile suçlamaktasınız. Partilisi ocaklıyı ocaklısı partiliyi topun ağzına koymuş parçalama derdinde. Biraz aklıselim düşünüp mantık ile karar vermekte fayda var.

Neyse meseleyi uzatmayacağım. Koca koca insanlara akıl verecek yaşta değilim. Herkes yarın yüz yüze bakacağını bilip ona göre karar alsın. Koskoca moskofun yıkamadığı insanları gözünü dünya hırsı bürümüş insanların yıkmasına izin vermeyin. Benim asıl olarak değinmek istediğim mesele başka. Bu hafta üzerinde durmak istediğim mesele vekil meselesi. Vekil ne iş yapar. Bu meseleyi biraz irdelemek istiyorum. Aslında vekil temel manası ile içinde bulunduğu toplumun öne çıkmış kişisidir. Herkes tarafından tanınan kabul gören kişilerdir. Bu kişiler parlamenter sistemde kendi zümresine ait meseleleri meclis içerisinde çözüm arayışlarına girer ve problemlere çözüm getirir. Bununla birlikte memleket ahvaline yönelik yasama faaliyetlerine katılır. Seçilene kadar bir partinin iken seçildikten sonra her partinin mebusu konumuna gelir. Peki, şimdi bizlerde bu iş nasıl oluyor. Teşbihte hata olmaz ama adeta yerden biter şekilde oluyor bizde bu işler. İlk olarak toplumun içerisinden çıkmış insanlar değiller. Belirli bir aristokrat zümrenin insanı bunlar. Seçilene kadar her işsiz kardeşime iş, Aşsız kardeşime aş sözü verirler. Sokaklarda yanlarına bir iki kişi alıp dolanırlar. İnsanları tanımaya çalışırlar. Sonra bunlar en tepedekinin hatırına vekil seçilirler. Seçildikleri ilde gerekli bağlantıları ve atamaları yaptıktan sonra Ankara yolu açılır. Meclise girdikleri andan itibaren artık vekillik yapmaya başlarlar. Ama sadece vekillik. Milletvekilliği değil. Olaya şöyle bir açıklama getireyim. Meclis çatısı altında büyük şehirlerden gelenler büyük holdinglerin finans danışmanlığını küçük şehirlerden gelenler ise imar işlerine el atarak içinde bulundukları ve seçim sürecinde kendisini destekleyen aristokratları ihya etme çabasına girerler. Sözlere gelince. Ben o kadar söz verdim ki hangisini hatırlayayım. Kendi partisindeki adam bile yeter artık der. Kafalarında kırk tilki dolanır da hiç birinin kuyruğu değmez birbirine. Eeee ne de olsa az çok Bizans kültürü var içimizde. Neyse lafı fazla uzatmayacağım. Neden mi az biraz laf edince alınıyor bizim efendiler. Hemen başlıyorlar tehditler peş peşe. Herkesin bir yarasını görmüşler basıyorlar yarasına herkesin. Ama unutuyorlar canı yanan unutur mu can acısını senden almaz ise evladından alır o canın acısını……