ŞİMDİ NE OLACAK?

                Son yıllarda birçok seçim süreci yaşadık, 1 Kasım’da 26. Dönem Milletvekillerimizi ülke olarak birlikte seçtik, ülke olarak meclise birlikte gönderdik.

                Seçmen olarak birbirinden bağımsız tercihlerimizi ortaya koyduk; farklı farklı renkleri bir araya getirerek, tek bir renkten ibaret Türkiye portresini birlikte çizdik. Ortak bir irade ile iktidar ve muhalefeti ortaya koyduk. Ülke olarak haklarımızın ve özgürlüklerimizin savunucularını belirledik, sorumluluklarımızın yönetimini ortak iradelerimize teslim ettik.

                Seçim sonrası, ülke portresi tek bir renkten ibaret olsa da, barışçıl ve hoşgörülü zeminde sabitlenmediği vakit ressamın fırça izleri kendini gösterecektir. Çünkü tek bir bütünü var eden ancak sıkı bir bağın varlığına bağlıdır. Bu bağ ancak barış ve hoşgörü ile var olacaktır. Seçmen bu bağın varlığına inancını beyan etmiş ise de, o bağın varlığını hissettirmek artık ortak iradenin görevi ve sorumluluğundadır.

                 Artık o ya da bu değil, biz olunmalıdır. Oy veren ya da oy vermeyen ayrımı gözetmeksizin, bütün vatandaşların haklarının aynı oranda gözetildiği bir geleceğin sözü ile yola devam edilmelidir. Büyük söz ustamız Yunus Emre’nin mısralarındaki gibi;

                “Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan,

                Halka müderris ise hakikate asidir.”

                Demokrasiye inanan ve özgürlüklerden yana olan herkes, şiddetle istememesine rağmen karşı olduğu düşünce çoğunluk nezdinde kabul görmüş ise, saygı ile mesafeyi korumalıdır. Çünkü özgürlüklerden yana olmak bunu gerektirir. Aksi halde karşı düşünceyi meşru olmayan şekilde yok etmeye çalışmak özgürlükçü olmak değil, o düşüncenin esiri olmaktır. Sadece özgürlük oyunu oynamaktır.

                Ülke geleceği ve toplumun refahı daima bütün amaçların bir adım önünde olmalıdır. Birliğin ve beraberliğin daim olacağı çok sesli, barış ülkesini ne pahasına olursa olsun yaşatmalıyız. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de, sevinç ve mutluluk olduğu kadar, kaygı ve endişe de olacaktır. Çünkü her bir karışının bedeli iman ile ödenmiş bir ülkeden, adı ucuz hesapların malzemesi olmayacak kadar kıymetli bir varlıktan bahsediyoruz. Birilerinin sevinç gözyaşlarına karşın birilerinin endişe duyması olağandır. Asıl olan sevgiyi ilmik ilmik işlemek, saygıyı karşılıklı sağlayabilmektir.

                Dilek ve özlemi;

                Barış ve özgürlüklerden ibaret olan bir ressamın eseri ol Türkiye…