SANDIĞIN VE RAKAMLARIN ANALİZİ

Cuma günü çıkan son yazımın bir devamı niteliğinde yorumlarına devam etmek isterim. Öncelikle yereli yorumlamak gerekiyor, ardından genele gidelim. Bahsettiğimiz gibi anketlerde, AK Partinin 2-0 diye ulaştığımız sonuçlarıyla seçim sonuçları, beklendiği gibi olmadı. Bunun analizini rakamlara dökelim öncelikle. Çünkü rakamlar dışında bir suçlu arayacaksak bunu günlerce yazar dururuz.

                Anket sonuçlarımızı şimdi açıklamanın bir sakıncası yok. 3 anketle yönettiğimiz süreç boyunca Ak Parti %60-%68 aralığında, MHP %19-28 aralığında çıkıyordu. Anketler yapıldıkça 68’ler 60’a 19’lar 28 e doğru ilerliyordu. Bu benim açımdan beklenen bir sonuçtu. Yazdığım gibi Mustafa Canlı ismi Gümüşhane’de seçimler hususunda dikkate alınması gereken bir isimdi. Seçimi önemseyen ve bir oya dahi çabalayan, bıkmadan, usanmadan koşan bir isimdi.

                Rakamların analizine inelim, daha fazla isimler üzerine eğilmek istemiyorum henüz.  Seçim sonuçlarının bu rakamlar ışığında evirileceğini, genel de AK Partinin az bir düşüşle, Hdp’nin de kıl payı üstünde veya altında olacağını tahmin ediyordum. Bu beklentilerim ışığında kıl payı 276-285 vekille tek parti iktidarının devamını ve 40-50 milletvekilli bir Hdp’nin varlığını bekliyordum. Halk öyle olsun istemedi demeyeceğim çünkü halkta böyle istiyordu. Sadece halkı yönetmek isteyenler şuan ki durumu istiyordu ve ümit ediyordu. Velakin sevinen kesimlerle oy veren kesimlerin ortaya çıkmasıyla anlaşılıyor. HDP; İstanbul’da 3. Parti oluyor ve Bebek, Nişantaşı gibi en zenginlerin yaşadığı yerlerde %80 ler oranında sandıklardan çıkıyorsa bu halkın değil burjuvazinin kazandığını gösteriyor.

                Gelelim yerele tekrar. 2014 Yılında benim de içinde bulunduğum seçim çalışmalarında “son gün” diye adlandırıp hayata geçirdiğimiz araçlarla ve çağrı merkeziyle seçmenlere sahip çıkma ve oy kullandırma taktiğini bu sene MHP anlamlı şekilde başardı. Başardı diyorum çünkü şehir genelinde uygulamaya konulmuş bir sistem uygulandı duyduğum kadarıyla. MHP’ye oy verecek herkese ulaşıp sandığa gitmesi sağlandı. MHP bu başarıyı son üç seçimdir sağlıyor ve sonucu kıl payı dahi olsa lehine çevirmeyi biliyor. “Bir oy da bir oydur” ifadesi  öyle lafta kalacak basit bir söz değildir. Uygulamak gerekir!

                Bilmiyorum herkes bunu benim gibi mi değerlendirir ama benim sonuçlara bakış açım daha farklı. MHP ülke genelinde, oylarında % 25’lik bir artış sağladı. 2011 seçimlerinde yerelde 15000 oy alan MHP bugün 23 binlere çıktı. Bu da Gümüşhane de % 50’yi aşan bir artışa tekabül ediyor. % 25’in üstünü Mustafa Canlı’ya bağlamak anormal olmasa gerek. Bunlar tabi benim beklentilerimin üzerinde çıkan sonuçlardı. MHP’nin aldığı oy sayısı değil yanlış anlamayın, Ak Partinin oylarının sandığa gitmemesine ve bu oyların neredeyse 10 bini bulmasına çok şaşırdım. MHP’li Mustafa Canlının 20-25 bin arası oy alacağını hemen herkes tahmin ediyordu sanıyorum. Ama en dikkat çekici nokta AK Partinin oylarının bu denli katılımsız ve düşük kalmasıydı.

                Rakamlara şöyle ulaşıyorum; MHP güzel bir organizasyonla tüm oylarını sandığa götürdü mü götürdü.  Peki Ülke ortalamasının % 86’lerda olduğu katılım oranının Gümüşhane’de 2002 yılından bu yana ilk defa 80’lerin altına inerek % 76 olmasının açıklaması nedir? Oy rakamlarına dönüştürdüğünüzde yaklaşık 10 bin oy nerededir? Kullandırılamamış veyahut sandığa gitmemiş AK Parti seçmenidir. Bunun da detaylarına önümüzdeki yazımda ineceğim elbette. Şuan ki yazımın amacı; sonucun benim penceremden tahlilinden ibarettir.

                Şimdi gelelim üç anketin üçünde de oranları 60 üzerinde çıkan AK Partinin kayıp oylarının peşine düşmeye… Ben diyeyim 10 bin siz diyin 8 bin oy. 99 bin seçmenden genellikle 85-88 bini sandığa gidiyor genelde. Ama bu sefer 77 binde kaldık. Bu on bin oyu, AK Partinin oyları sayarsak ve rakamlara eklersek 51bin AK Parti 23 bin MHP ki benim beklediğim sonuç buydu, böyle bir sonuç ortaya çıkacaktı. Bu durumda %59 AK Parti %27 MHP gibi yaklaşık sonuçlar elde edecektik. Anketler yanılmaz. Bir istatistik seven olarak anketlerin yanıldığına inanmıyorum. Anketleri n sonuca ermesini  etkileyen katılım oranının bu denli düşmesine şaşırıyorum. Sonuçlarını da sizlerin yorumlarına sunuyorum.

                Kimisi küskündü gelmedi der, kimisi takip edip getirilmedi der, o bunu bu şunu der bilemem ama şahsımda en büyük sorumlunun Hassasiyetleri göz önünde tutmayıp Gümüşhane’yi kaderine terk eden AK Partinin kurmaylarıdır. Bu şehir “merkez adayı” diye bas bas bağırırken, Merkez de merkez adayıyla yarışmak lazım derken bu denli feryatlara bağımsız kalmak, hak etmeyenlerin hakkının gaspına neden olmaktır. Şahsımın fikri gizli saklı değildir. Sosyal Medyada bakabilirler, herkesin gönlünde bir aslan yatar, benim aslanım da Feramuz Üstün’dür. Adam gibi adam, gönlü de kalbi de zengin, vatanı ve milleti için canını feda edecek, asla hırsları ve nefsiyle hareket etmemiş Gümüşhane’ye yakışır bir vekil ve kişiliktir. Şahsına, buradan, gösterdiği hizmetlerden ve başarılardan ötürü şahsımca teşekkür ediyorum.

                Ders almak; bir erdemdir. Bunu uygulamaya dökmekte daha büyük erdemdir. Sonuçların iyi analiz edilmesi ve önümüzdeki sürecin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Erken seçim naraları atılıyor ve en erken 6 ay en geç 1 yıl içinde ufukta bir erken seçim görünüyor. Bu genel durumla alakalı yazımı ayrıca ele almak isterim. Herkesin akla gelir bir sonuç çıkarması ve dersini iyi ezberlemesi gerekiyor. Girilen Tünelin ucundaki ışığı takip edelim. Kimse üzülmesin kimse sevinmesin. Aklımızı başımıza alalım. Ülkenin genel hali istikrara kavuşmadan bizim ahvalimizin bir ehem niyeti yoktur!