PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED VE KUTLU DOĞUM ETKİNLİKLERİ

Kâinatın, ahiretin ve bütün âlemlerin yaratıcısı Yüce Allah, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.); “Sen olmasa idin ben kâinatı yaratmazdım.”  Buyuruyor.

Madem ki Şanı Yüce Allah; Peygamberimize böyle buyuruyor. O zaman kâinatın ve insanlık tarihinin en önemli olayı Ahirzaman Peygamberi Hz. Muhammed’in dünyaya gelişleri ve dünyayı şereflendirmeleridir.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1989 yılından beri kutlanan “Kutlu Doğum” haftası etkinlikleri kapsamında 14-20 Nisan 2016 tarihleri arasında Peygamberimizin dünyayı teşrifleri hürmetine çeşitli etkinlikler yapılacaktır.

2016  Kutlu Doğum haftasındaki tema ise;  “Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet” tir.

*          *        *

Şanı Yüce Allah; yarattığı âlemler içinde kendisine muhatap olarak “insanı” seçmiştir. İnsanın; Allah’ın isteklerini anlaması, öğrenmesi ve uygulaması için bir elçiye, bir rehbere ihtiyacı vardır. Bu çok önemli rehberliği yapacak kişi de Allah’ın en sevdiği kullarından birisi olacaktır.

Allah; Kur’an-ı Kerim’de Ahzap suresinin 40. ayetinde,  son peygamber olarak Peygamberimiz Hz. Muhammed’i gönderdiğini şöyle beyan etmektedir: “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat O, Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”

Cenabı Allah, Kur’an-ı Kerim’de Enbiya suresinin 107. ayetinde de Peygamberimize; “Resulüm! Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” dediği gibi, bir hadis-i kudsi’de de Peygamber efendimize; “Eğer sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım.” buyurmaktadır. ( Keşfü'l-Hafa, 2:164 )

Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.); miladi 571 tarihinde dünyaya gelmiştir. 2016 yılı, doğumunun 1445. yıl dönümüdür. Efendimizin doğum günü ise, kameri aylardan Rebîulevvel ayının 12. gecesidir. (Nisan ayının yirmisi)

            Peygamberimizin beşer olarak dünyaya gelişi 1445 yıl önce olsa bile, yukarıda bahsedilen kudsi hadisin manasına göre nurunun yaratılışı kâinatın yaratılışından öncedir. Çünkü kâinat O’nun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır.

            Yeryüzündeki her şeyin yaratılma sebebi olan O Yüce Peygambere (s.a.v.) ümmet olmak ise, bir insan için herhalde en büyük onur olsa gerektir.

*          *        *

            Bütün dünyanın huzur ve mutluluğa hasret kaldığı bir zamanda, Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) tanımak ve mesajlarına kulak vermek, her akl-ı selim insanın yapması gerekli çok önemli bir görev ve gaye olmalıdır.

            Günümüz insanının en büyük çıkmazı; tanımadan karar verme, hüküm verme yanlışlığıdır. Gözü kelam okuyan her insanın bu yanlışa düşmeden Peygamberimizi tanıması gerekir ki, kutlu doğum haftaları bu tanımalar için güzel vesilelerdir.

            Allah’ın varlığını, birliğini anlatan, insanlığın en büyük sıkıntısı olan ölüm gerçeğinin sırrını çözen, ölüm sonrası için insanlara müjde veren, ölümün yokluk, çürümek olmadığını, yeni bir âleme geçiş güzergâhı olduğu müjdesini veren, ahiretin varlığını müjdeleyip, oraları bizzat gördüğünü söyleyen bir Peygamberi tanımakta geç kalmamak gerekir.

Allah’ı bilmenin de, O’nun peygamberi Hz. Muhammed’i (s.a.v.) bilmenin de yolu “öğrenmeden” geçiyor.  Öğrenme, tanımaya; tanıma ise sevgiye kapı açıyor… Dolayısıyla Peygamberimizi sevmenin en kısa yolu onu tanımaktır.

            Peygamberimizi tanımaya ve tanıtmaya vesile olan kutlu doğum haftalarını iyi değerlendirmek gerekir.

            “Kutlu Doğum Haftası” etkinliklerinin Peygamberimizi daha iyi öğrenip ve sevmeye vesile olmasını diliyorum.

Yazımı; okuyucularımızla beraber, Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) bir salavat ve bir fatiha okuyup, bir dua ile bitirmek istiyorum.

Allah’ım; bizi kendine hakiki kul ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’e hakiki ümmet eyle. Amin.