ÖN – YARGI

Önyargılarınız varsa adalet anlayışınız eksik demektir. Çünkü adil bir sonuç, ancak doğru bir araştırma ve değerlendirme ile ortaya çıkacaktır. Bir kişi, konu ya da durum hakkında aceleci ve ani düşünceler ortaya koymuş olmak, önyargılı bir tutum sergilendiği anlamına gelmektedir. Düşünceler, nesnellikten uzak ve öznel verilerden kaynaklı olduğu zaman gerçekliğini de kaybetmiş olmaktadır. Mevcut durum ile aslında düşündüğümüz arasında dağlar kadar fark olduğunu anladığımızda, birileri için haksızlık ettiğimizin aşikârlığını da fark edeceğiz. Ve aslında yanılan sadece düşüncelerimiz değil, içimizdeki adalet duygusu olacaktır.

Ne olursa olsun, tek bir açıdan değerlendirme yapılmamalı, olabildiğince çevre ile bağlantılı ve ihtimaller göz önünde bulundurularak yargılar oluşturulmalıdır. Hiçbir değerlendirmeye tabi tutulmadan kendi öznel verilerine dayandırılarak bir kişi veya durumun yargılanması haksız ve ahlaki olarak da hoş değildir. Haklı gerekçelere dayanmayan, eksik bilgi neticesinde oluşan kararlar adaletin değil, kalıplaşmış düşüncelerin ve hak dışı bir anlayışın göstergesidir.

Adaletin terazisini dengede tutan o ince çizgi aslında biz insanların vicdani değerleridir. İnsan düşündüklerini dışa vururken, gözlemledikleri ile kendinden kattıklarının hesabını iyi yapmalıdır. Bu mukayese ne kadar sağlam ise, insanın vicdanı o kadar yüce olacaktır. İyi bir gözlem yapılmadan, tek düze, eski ve yanlış bilgilerin kalıbına hapsolmuş biçimde meydana gelen ilk yargılar artık hayatınızda yer edinmiş ise , bu düzeltilmesi zor bir hal alacak ve bu olumsuz hal ne yazık ki insanlar nezdinde kişiliğinize işlemiş olacaktır. Çünkü önyargılar er ya da geç gerçek ile yüzleşecektir. Vermiş olduğunuz ani kararlar, aslı meçhul bir düşünceden öteye gidemeyecektir.

Unutmayalım ki, düşünmeden atılan adımlar doğru yolda ilerlemeyi değil, yanlışın üstüne koşmayı öğretir.