KALDIRIMLAR KİMİN?

Öncelikle kaldırımları amacına uygun kullanan ilgili ve duyarlı bütün insanlara teşekkür ederek başlamak istiyorum.

Kaldırımlar, temel tanımı ile cadde ve sokaklarda yayaların rahat ve güvenli kullanımı için ayrılmış yollardır. Kaldırımların genişliği, yüksekliği, eğimi ve teknik yapımı ise öncelikle engelli insanların kullanımını kolaylaştıracak, rahat bir şekilde ilerlemesini sağlayacak nitelikte olmalıdır. Yapımında kullanılan taşlar, kullanıma engel olacak düzensizlikte olmamalıdır. Engelli insanlar tarafından hissedilebilir taşlar ve renkli şeritlerden oluşmalıdır.

SORUMLU KİM?

İlimizdeki cadde ve sokaklardaki kaldırımlar ise, bu bakımdan eksik kalmaktadır. Belki kaldırımlarımızın standartların altında olması yetkililerin sorumluluğunda ancak kaldırımların usulsüz bir şekilde kullanımından ise hepimiz sorumluyuz. Sadece Belediye değil, şikâyette bulunmayan, uyarmayan her birimiz sorumluyuz bu kirlilikten. Hava, su, toprak derken şimdi de kaldırım kirliliği ile yüzleşmekteyiz.

Karşıyaka Mahallesi, Mesire Yolu üzerindeki kaldırımlara dikilen çam ağaçları, nasıl bir akli düşünce ve bilimsel çalışmanın sonucudur, hala anlamış değilimdir, yıllardır ağaçların büyümesini bekledik çünkü yürüyemiyorduk. 200 santimetrenin altındaki kaldırımları ağaçlandırarak, zaten amacının dışında bir uygulamadır. Dikkat edesiniz ki, o yolun bir tarafındaki kaldırım tek kişinin bile yürümesine engel iğne yapraklı ağaçlar ve diğer tarafındaki kaldırım ise park halinde sıralı araçlardan oluşmaktadır. Her iki tarafta da trafikte yaya unsuru ve engelli vatandaşların yolları kullanım hakkı ihlal edilmektedir.

BAYANLAR MAĞDUR!

Esnafların, ürünlerini dükkânları önünde sergilemesi ya da bir iki sandalye atıp sohbet etmesi takdir edersiniz ki olağan ve geçmişten gelen bir kültürdür. Caddeye ve alış verişe canlılık katan bir görünümdür. Ancak buradaki sorun bu kullanımın olağanüstü hale dönüşmesi, artık yayaların yürümesini engelleyecek hale ulaşmasıdır.

Cumhuriyet Caddesindeki çay ocakları yoğunlukta olmakla birlikte şehrin her cadde ve sokağındaki aynı türden işyerlerinin masa sandalyeleri ile kaldırımı ve hatta taşıt yolunu bile işgal ettiği aşikârdır. Bunları sadece ben söylemiyorum, bu şehirde yaşayanların büyük çoğunluğu aynı düşüncede.

Kapısı kaldırıma açılan bütün işyeri sahibi esnaf kişiler; öncelikle sizlerin bu konuda yardımcı olmanız gerekmektedir. Belediye Zabıta memurları masa ve sandalyelerinizi kaldırımdan kaldırmanız hususunda sizi uyardığında, 3-5 saatliğine kaldırıp sonra yine aynı usulsüz kullanıma devam demek nasıl bir ticari anlayıştır, anlamış değiliz. Ayrıntıya girip kaldırımda yürümekte zorluk çeken bayanları anlatmak istemiyorum, sizler çokça şahit olmuşsunuzdur; bebek arabası ile aranızdan geçmeye çalışanları, taşıt yoluna inmek zorunda kalanları…

KAMU MENFAATİ İHLAL EDİLİYOR!

Kaldırımların işgali elbette sadece bu ile özgü bir sorun değildir. Diğer iller ile karşılaştırmak her zaman doğru da değildir. Coğrafi yapı ve şehrin mimarisi geniş kaldırımlara her zaman olanak sağlayamayabilir. Ancak pratik çözümler üretebilmeliyiz. Her şeyden önce yerimizi bilmeliyiz. Kimse kamunun yararlandığı kaldırımın bir tek taşının bile tek başına sahibi ya da ebedi kullanıcısı değildir. Tek bir taş bile olsa kamunun birlikte kullanımına hizmet etmektedir. Öncelikle kamu yararının ne olduğunu bilmek ve üstün olduğunun bilincine varmak durumundayız. (Yazının tamamını görmek için caddeye çıkabilirsiniz>>)