KALDIRIM İŞGALİ SÜRÜYOR

Geçtiğimiz haftalarda, sanıyorum ki kaldırım işgallerini engellemek amacıyla belediye zabıta ekipleri esnafı ziyaret ediyordu. Esnaf apar topar dükkânları önünde kaldırıma taşan malzemelerini kaldırmaya başlamıştı. Ardından, basında “Gümüşhane Belediyesi Kaldırım İşgallerine Son Verdi” haberleri de gecikmedi.

Kaldırım işgali olmayan tek bir sokak bile kalmamıştı. Belediyenin uyarıları sonrasında değişiklik cadde ve sokaklarda fark edilecek derecedeydi. Çünkü kaldırımların gördüğümüzden daha geniş ve sadece yaya kullanımı için yeterli olduğunu anlayabilmiştik. Gecikmiş olsa da yerinde bir uygulama olarak görülüyordu, lakin belediyenin cadde ve sokaklardaki otoritesi 3-5 günden fazla sürmedi. Başkan bir an için vatandaşın takdirini alsa da istikrar olmayınca bunun bir anlamı da kalmıyor. Kaldırım işgallerinde uygulanan yaptırım yetersiz kalıyor ya da ciddi bir duruş sergilenmediği için yine eski düzene yani alışagelmişe dönmekte gecikilmiyor.

Aynı uygulama Torul Kaymakamlığı tarafından da birkaç gün önce gündeme getirildi. Kaldırım işgallerine son vermek amacı ile adımlar atılıyor. Ancak girişimlerin devamı gelmediği, üstüne durulmadığı için köklü bir değişimi beklemenin bir anlamı yok. İdari birimlerden bu anlamda kararlılık beklenmektedir.

Kaldırımların haksız kullanımı hemen hemen her ilde vatandaşın sorunudur. Bu haksız kullanım sadece çay ocaklarının masa-sandalyesi ya da esnafın malzemeleri ile kısıtlı değil. Kaldırımlar inşaat malzemeleri ve park halindeki araçlarla doldu taştı. Kaldırımların işgali sadece belediyenin yaptırım uygulaması ile engellenecek bir sorun değildir. Cadde de kime sorsanız kaldırımlar üzerindeki malzemelerden şikayetçi ve rahatsız olduğunu dile getirecektir. Ancak bu şikayet ve rahatsızlığını dile getirenlerin çoğu aynı şekilde araçlarını kaldırımlara park ederek, farklı bir şekilde yine kaldırım işgaline sebebiyet vermektedir. Vatandaşların gerçek anlamda çok azı bu konuda duyarlı davranabilmektedir. Bir yandan rahatsız olduğumuzu dile getirsek de aynı rahatsızlığa başka şekilde kendimiz sebebiyet veriyoruz.

Hem esnafın hem sürücülerin hem de yayaların memnuniyete erişeceği bir sistem geliştirilmelidir. Geçmişten günümüze çarşı kültürünün gereği, esnaf malzemelerinin bir kısmını dükkânı önünde sergilemektedir. Bu kasti bir davranış olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü vatandaş da bundan yararlanmaktadır. Nihayetinde bir AVM içerisinde gezinmiyoruz. Ancak kaldırımlarımızın dar olması buna bile elverişli değildir. Vatandaşın bir kısmı haklı görürken bir kısmı haksız olduklarını düşünmektedir. Yine kaldırımlara araç park eden sürücüler görmekteyiz. Çoğunlukla otopark olmadığından şikayet edilse de imkanı olduğu halde yine de kaldırıma araç park eden sürücüler ile karşılaşmaktayız.

Samimi olarak kaldırımların haksız kullanımının önüne geçilmek isteniyorsa, etkin ve yetkin çözümler üretilmelidir. Kaldırımlar üzerinde yayaların hakları muhafaza edilmelidir, ihlallere müsaade edilmemelidir. Sürecin takipçisi olunmalıdır. Yasal bir düzen içerisinde yaptırımlar ile caydırıcı önlemler alınmalıdır.