KADIN HAKLARI VE TÜRKİYE’DE KADIN OLMAK

“Cennet anaların ayakları altındadır”
Hz Muhammed (SAV)

KADIN HAKLARI VE TÜRKİYE’DE KADIN OLMAK

            Oldum olası birilerine bir gün verilmesine karşıyım. Öğretmenler Günü, Anneler Günü, Babalar Günü, Kadınlar Günü, Engelliler Günü vs, vs.

            Gün Allah’ın günü be kardeşim. Ne yani bir günü birisine vermekle ne kazanıyoruz? Ya da o verilen gün verilene ne kazandırıyor? Yılın 364 günü anneni, eşini, sevdiğini, engelli olan kardeşlerimizi tanıma, arama, sorma, hatrını ve kıymetini bilme, değer verme ancak yılın bir gününde süslü kelimelerle, (tamamen rant) hediyelerle kendini kandır.

            Adamın birine sormuşlar;

            “En mübarek gün hangisi” diye. Hiç düşünmeden cevap vermiş;

            “En mübarek gün cumadır” demiş.

            Bir başkasına sormuşlar aynı soruyu. O da bir başka ama güzel olan cevabı vermiş;

            “En mübarek gün Allah’ı en çok zikrettiğim, O’nun için hayırlı ve güzel şeyler yaptığım gündür.”              

            Şimdi 8 Mart Kadınlar Günü diye verilmiş kadınlarımıza. Ben sadece 8 Mart’ın değil diğer tüm 364 gününde kahramanı olan tüm kadınlarımızı tebrik ediyorum. Aynı Anneler Günü, Engelliler Günü, Babalar Gününde olduğu gibi. Önemli olan bir engelli yavrumuzun işini gördüğümüz, ona değer verdiğimiz, ona saygı duyduğumuz, başını okşadığımız hangi gün ise o gün işte onun en güzel ve en değerli günüdür. Gerisi kimse kusura kalmasın ancak şovdur, kandırmacadır.  

Evet, kadınlarımız. İslamiyet’in değer verdiği, ayaklarının altının öpülesi olduğu annelerimiz, kadınlarımız. Naif, kırılgan, estetik, güzel yürekli ve en değerli varlıklarımız. Hayata gelişimizin en büyük sebepleri, dokuz ay ve sonrası karşılıksız sevgilerini gördüğümüz kadınlarımız, analarımız.

Türkiye’nin en karanlık ve despot dönemlerinde kızlarımızın, analarımızın gördüğü vahşi muameleler henüz hafızamızdan silinmedi. Kızları diri diri toprağa gömen cahiliye zihniyeti ile başörtüsünü inancı gereği giyen kadınlarımıza uygulanan o çağdışı muamelenin arasında ne gibi fark vardı? Ve sonrasında sözüm ona kendini İslam gören birkaç güruhun “başörtüsü teferruattır” demesi nasıl bir hezeyandır sorarım sizlere.

Ve nihayet inanç sahibi güzel yürekli insanların büyük gayretleri sonrasında yıkılan tabular ve nihayetinde günümüzde değer verilen, baş üstü tutulan, inancı gereği örtünmesine saygı duyulan ve gerçek manada hak ettiği değeri bulan kızlarımız, kadınlarımız.

Dün beyninin içindeki cevhere değil, başındaki sadece inancı gereği örtündüğü bir küçücük bez parçasına tahammül edemeyen zihniyetler tarihin karanlık çöplüklerine atıldı şükürler olsun. Dün kadınlara eksik etek, diz kır otur evinde muamelelerine maruz kalıp kendini yetiştiremeyen, okumayan, okutturulmayan, değer verilmeyen kadınlarımız bugün başörtüleriyle birlikte siyasette, askeriyede, emniyette, okulda, hayatın hemen her sahasında onur ve gururla görevlerinin başındalar. Ve bunların yanında evlerinde vefakâr ve cefakâr bir anneler aynı zamanda.   

Kadınlarımıza göstermelik bir gün verip derslere sokulmayan başörtülü genç kızlarımızın durumu tam bir kara mizah örneği değil miydi? Asker yavrusunun yemin törenine, evladının mezuniyet törenine sırf çarşaflı ve başörtülü ve mütedeyyin oldukları için alınmayan o kadınlarımızın, annelerimizin asıl günü 8 Mart Günü değil onlara başörtülü komutan, başörtülü polis, başörtülü öğretmen, doktor ve siyasetçi olarak önündeki ve beyinlerdeki engelleri kaldıran işte asıl o gündür.

O günü bizlere sağlayan, eşitlik ilkesini asıl uygulayan, başörtülü yavrularımızın önündeki prangaları kaldıranlara selam olsun. Ahlak timsali kadınlarımızın ellerinden öpüyorum.