Yaşadığın il için, yaşadığın çevre için, çalıştığın kurum için, ailen için, kendin için bir şeyler yapmaya çalışırsın. Her şeyin güzel olması için gayret edersin. Güzeli, daha da güzeli düşlersin.
Gördüğün ve yaşadığın olaylar karşısında bazen duygulanır, gözlerin yaşarır. Bazen öfkelenirsin. Kırdığın, küstüğün insanlar olur yaşamında… Üzülürsün… En kötü kararın kararsızlık olduğunu unutursun… Karar vermekte zorlanırsın…
Yorulursun bazen düşünmekten… Ellerin cebinde yürümeyi yeğlersin, ıssız yolda… Ayağına taş değse bile acı duymazsın… Oturursun yol kenarındaki bir taşın üzerine… Yerden kopardığın ince bir çalıyı parmakların arasında oynatırsın, izlersin dalgın dalgın bakan gözlerinle…
Bir şeyler kopar yüreğinden… Sevgi ve acı dolu…
Ellerini dizlerinin üzerine koyarak ağır ağır kalkarsın oturduğun yerden… Gün dönmüş akşam olmakta artık… Birazdan karanlık çökecek, doğaya ve buruk yüreğine…
Türkünün dizeleri gelir aklına
“Akşam olur karalığa kalırsın
Derin derin hülyalara dalarsın”
Sevenlerin vardır yaşamında… Senin de sevdiklerin… Küstüklerin, küstürdüklerin…
Duygular boşalır yüreğinden bir bir…
Tüm düşlerine karşın yaşamın güzel olduğunu kanısına varırsın… Yaşam güzel… Sevmek Güzel… Sevilmek de…
Mutlu olmanın yollarının tükenmediğini görürsün, yürüdükçe…
Ünlü Halk Ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun şu dizelerini söylersin, sessiz ve sakin, kimseler duymadan:
“Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece”
Yaşam öyle bir şey…
Uzun ve ince bir yol… Gecesiyle… Gündüzüyle…
Ne mutlu uzun ve ince bu yolda yüreği sevgi dolu olanlara…
Sevgi yüreğinizden hiç eksik olmasın, olur mu?
Yaşam azminizi asla yitirmeyiniz…
İyi haftalar dileğiyle…