İŞİNE GELENİ ÇEKİP ALMAK

Gazetecilik mesleğine başladığımız günden beri vurguluyoruz; gazetecilikte öncelik halkın sesinin objektif şekilde duyurulmasıdır. Biz bu şiarla bu gazeteyi çıkarıyor, taraf olmuyor, yalakalık yapmıyor, işimize geleni işimize geldiği gibi değil olduğu gibi yansıtmaya çalışıyoruz. Reklam alıyor, emeğimizle para kazanıyoruz. Oturduğumuz yerden uydurmak peşinde değiliz, gidip görüp sorup haberi hazırlıyor ve sunuyoruz. Devletin parasıyla gazetecilik yapmıyoruz. Ekibimize bu hassasiyetten ötürü müteşekkirim. Halkın hassasiyet duyduğu ve halkın gündeminde olan konuları araştırıp yine halkın ve yetkililerin önüne koyuyoruz. Böyle kalmaya da devam edeceğiz.

 Bizler sadece haberin nasıl yapıldığını göstermek istiyoruz. Ama boş kafalar hala saçmalık ve mide bulandırma peşindeler… Sağlık olsun biz onları da bir viraj geride bıraktık, önümüze bakıyoruz. Geride kaldıklarından bir rahatsızlık duymayıp gazetelerini ve haber yapma şekillerini değiştirmeyenler, bu süreçte silinmeye mahkumlar. Gazetecilik ve haber anlayışında değişiklik olanları da tebrik ediyorum. Haber konusunda yarıştığımız arkadaşlarımız oluyor artık. Gündemde at başı yarıştığımız… Bu arkadaşları haber ve muhaberat yöntemleri konusunda tebrik ediyorum. Geçtiğimiz günlerde yapılan hayvan barınağı haberi ve arkadaşların tutumları takdire şayandı. Biz bu şekilde haber yapılması hususunda vurguluyoruz. Şahıslar üzerinden kurumların yıpratılmasının şehre ve halka bir faydası olmadığı gibi kurumları itici güçte olmamız gerekiyor. Bunu yaparken de Şehrimizi küçük düşürücü haberlerle değil, yetkili kurumları uyarıcı pozisyonda olmamız gerekiyor. Artık şehrin daha yapıcı ve olgun kalemlere ihtiyacı artıyor. Daha yetkin ve daha olgun yazarların objektif değerlendirmelerine ihtiyaç duyuyoruz. Şehrin her alanda sağladığı mutabakatın artık düşünürler ve yazarlar arasında da sağlanması gerekiyor. Bu sayede kalem tutmakla, yazı yazmakla, saz çalıp şiir yazıp türkü çığırmak arasındaki yazarlık farkı ortaya çıkmış olacaktır. Kim şiir yazacaksa şiir yazsın kim şarkı türkü okuyacaksa türkü okusun kim de bu şehir üzerine düşünecekse objektif düşünsün…

Bağlarbaşı mahallesi haberi üzerinden yürütülen polemik garip denecek cinsten dozajı artarak devam ediyor. Kimsenin bu mahalle üzerinde bir beklentisi yokken birden birileri çıkıp “İmar verilmesin” diye haykırmaya başlıyor. Bu bölge zaten imar dışında. Ancak spekülasyonlara konu bir mahalle olduğu için herkesin gözü burada elbette. Bizler Sayın Çimen’in seçim kampanyasında beraberken bu mahalle konusunda mutabakat “yeşilin korunması” üzerineydi ve hala da o şekilde olduğunu düşünüyorum. Yalnız o Mahallede yaşayanların ve arazi sahiplerinin de ayrı bir isteği vardı. Bu bölgenin kısmi olarak imara açılması hususuydu ki muhtarımız mahalleli görüşlerini dile getirdi, bizler de yayınladık. Arazi sahiplerinden bir kısmı da mağdur edildiklerini ve kendi arsalarını imara açanların, onlara ait arsalarda nasıl söz sahibi olduklarını merak ediyor. Bizlerin sohbet ederken bir teklifi olmuştu bu bölgeyle ilgili; hem şehri hem arazi sahiplerini hem de bu bölgeyi koruyacak bir plan üzerinde fikir jimnastiğimiz olmuştu. Uzman ve yetkililere bir teklif olarak getirdik, muhtarımıza da ilettik. “Yapılır yapılmaz, uygundur değildir” bizim yetki alanımızda değil. Ama Halkın Hakkıysa eğer amacımız; haberciliğin yöntemi de budur diye göstermek istedik.

Görüldüğü üzere işi şiir yazıp türkü çığırmak olan insanların bu konularda görüş bildirmesi gayet normal, ancak bu konu hakkında şerh düşmeleri çok ilginç. Şehrin hiçbir yanında yasak koymaya, ön kesmeye, hak gaspı gerçekleştirmeye yetkiniz yok. Kimseyi korkutarak bir yere varmanız beklenemez. Kararların; sizin görüşleriniz üzerine değil, halkın talebi ve mağduriyetini önleme hedefiyle alınmasını sağlamak bizim görevimizdir. Bunu, konulara ve haberlere yaklaşım şeklimizde de rahatlıkla görebilirsiniz. Kafaların karışmasını önlemekte fayda var!