• BIST 8986.97
  • Altın 2297.275
  • Dolar 32.3247
  • Euro 35.0665
  • Gümüşhane : 15 °C
  • Trabzon : 13 °C

İki cami arasında Beynamaz…

09.11.2016 14:00
SERHAT DOĞAN / YAZAR

SERHAT DOĞAN / YAZAR

Toplumsal hareketlerin pek çoğu aslında cehalet ve cehaletin beraberinde getirdiği anlayışsızlık ve fikir eksikliğinden gerçekleşmektedir. Bu sadece bizim ülkemiz ve toplumumuz için geçerli bir durum değildir. En basit şekilde ele alacak olursak Fransız ihtilaline bakmakta fayda var. Monark yönetimin hakim olduğu Fransa’da halk, bir takım aydın ve yazarın fikirleri öncülüğünde sisteme karşı bir isyan başlatmıştır. Kralın toplum üzerindeki baskısı açlık ve devam eden savaşlar akabinde yaşanılan toplumsal tepkiler de bu durumu tetiklemiştir. Kralı devirip hemen akabinde kurulan meşruti yönetim ülkeyi yönetememiş Napolyon ile birlikte yeniden monarşiye dönmüştür sistem. Ancak kendi içinde başarılı olamayan bu sistem dünyada pek çok devletin parçalanmasına sebebiyet veren “milliyetçilik” kavramını ortaya çıkarmıştır. Kendi sistemini ise ihtilalden yüz yıl sonra kurmuş olan Fransa kendi değerlerine olan bağlılığı sayesinde bir takım tepkilerin önüne geçmeyi başarmış ve sistemini bunun üzerine kurmuştur. Yine İngiltere aynı şekilde bu duruma örnek olarak verilebilir. 1700’lerin sonu itibariyle sanayi kalkınmasını başlatıp, dünya sömürgeciliğine hızlı bir giriş yapan, kendi içerisinden bir çok sermayedar çıkarmakla birlikte, aydın ve yazarları da çıkarmış, gittiği her yerde ise İngiliz yaşam tarzını yaşatmaya çalışmıştır. Avrupa’nın pek çok yapısında bu durum vardır. “Bir kıvılcım ile başlayan hareketler başarısız olsa da fikri devam ettirmek ve eninde sonunda başarıya ulaşmak, vazgeçmeden bir mesele üzerinde çalışmak”. Bu durumun tipik örneklerinden biri de bir doğu toplumu sayabileceğimiz Rusya için de geçerlidir. Çar I. Petro’ dan itibaren büyüme politikası güden Rusya her daim sıcak denizlerde bulunma isteğini devam ettirmiştir. 400 yıldır değişmeyen bir politika sahibi olan Rusya çarlık döneminde başlayan bu politikasını Sovyetler ve Federasyon döneminde de devam ettirmiştir. Çocuklarına miras bıraktıkları bu gelenek  şimdi Putin önderliğinde gerçekleştiriliyor. Buraya kadar değinmek istediğim mesele; cehaletin ortaya çıkardığı hareketlerin zaman içerisinde tarih bilinci ile birleşip başarıya ulaştığıdır. Milli tarih bilinci ile işlenen fikirlerin toplumsal hareketleri ne şekilde yönlendirdiğini, devlet politikaları oluşturduğunu Rusya örneğinde görmekteyiz. İleriye dönük hedefler koymanın ve bu hedefler doğrultusunda çalışmanın büyük bir sistemi beraberinde getireceği unutulmamalıdır.

   Peki, Türkiye için neler söylenebilir? Türkiye’de ortaya çıkan toplumsal hareketler bir hedef doğrultusunda mı yoksa sistem doğrultusunda mı oluşturuluyor? Cehaletin ortaya çıkardığı hareketler ne şekilde fikir alanında ete kemiğe bürünüyor?  Buna geçmeden önce Türk toplumunun şu anki durumu ile alakalı bir gözlem yapmakta fayda görüyorum. Türk toplumunun son 100 yılda geldiği durumun özeti bana göre  şöyledir: Türk toplumunu “ doğu ile batı arasında sıkışmış kültür karmaşasına çözüm arayan, henüz muhasır medeniyet kavramına erişememiş topluluk” olarak değerlendirmek çok daha doğru olacaktır. Tıp okuyan bir talebeye sürekli olarak tıbbın babası İbni Sina’yı anlatıp Hipokrat yemini ile işe başlatmak , her yere adalet mülkün temelidir yazıp , her yerde Hz. Ömer’in adalet kıssalarından bahsedip mahkeme kapılarına Demokles’in heykelini koymak, ya da küçük yaştan itibaren çocuklara Türk kahramanlık hikayeleri anlatıp bu hikayelerdeki kahramanlarla hiç alakasız kahramanları çocuklara idol göstermek. Akşama kadar aile kavramı vurgusu yapıp, eve gidince aile kavramını yerle bir eden diziyi izlemek.  İşte böyle bir karmaşanın içerisinde yetişen toplumda biz neyiz sorusuna cevap aramakta yanlış olacaktır şüphesiz. Belinde silah olanın cebinde kalem olandan daha fazla itibar gördüğü bir ülkede büyük devlet olabilmek anlayışının olmayışı da normaldir. Kimsesizlerin kimsesi olan Allah’tır. Ancak bu sloganı kullanarak bu millete hizmet için gelenlerin Fransız İhtilali örneğinden hiçbir farkı yoktur. Çok iyi düşüncelerle yola çıkmış olabilirler. Çok iyi de hizmet vermiş olabilirler ancak bir zulmü bitirirken diğerini başlatarak kendilerini aynı konuma düşürmüş oldular. Hak, hukuk, adalet ile yola çıkan bir adamın çevresinde hak, hukuk, adaletten habersiz bir çevre oluşunca ortaya aynı durum çıkıyor. Türkiye’nin karanlık döneminde umut olarak ortaya çıkanların uzun süreli bir ihtilal neticesinde bu ülkeyi değiştirdikleri aşikârdır. Ancak genelde olmasa bile yerelde temsilcilerinin uyguladığı “Biz bir taraf siz bir taraf” politikası çok eleştirdikleri CHP ‘sinin tek partili yıllarını aratır durumda değil mi? Çok şey değişmedi! Toplumda var olan cehalet daha da arttı.  Ancak bunun farkında değiliz. Ülke olarak çok ileri bir seviyeye gelmiş olabiliriz. Ama çocuklarımıza hayaller, varılacak menziller, yeni ülküler bırakmaz isek; durum Anadolu’da yok olan medeniyetler gibi olacak. Tarihin tozlu sayfalarında anlatılan büyük bir medeniyetin temsilcileri olarak anılacağız.

  Son olarak değinmek istediğim bir diğer mesele ise ülkemizin terör ve teröristle mücadele şeklidir. Dokunulmazlığı kaldırılan vekillerin gözaltına alınması ve akabinde yaşanan olaylar aslında geç kalınmış bir operasyon neticesidir. Ancak anlamakta zorlandığım bir yer var. Vaktiyle masaya oturup çözüm müzakeresi yapılırken bunların teröre destek verdiği bilinmiyor muydu?  Bu konulara girmek istemiyorum. Ancak sormak istediğim bir soru var.

Ey ülkeyi yönetenler sizin için mesele İstikbal-i vatan mıdır,   yoksa istiklal-i fırkanız mıdır?

 

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

 

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim