• BIST 9722.09
  • Altın 2428.571
  • Dolar 32.5199
  • Euro 34.8
  • Gümüşhane : 20 °C
  • Trabzon : 23 °C

Desene efendi biz Günaha Girdik..

07.12.2016 18:30
SERHAT DOĞAN / YAZAR

SERHAT DOĞAN / YAZAR

Aslında pek çok değerlendirme yapmak ile birlikte bugün üzerinde duracağım mesele İslamcıların bugünkü durumudur. Yapısı itibariyle yönetme ve yönetilmeye en müsait yapıda olan tekke ve tarikatların aslında işleyiş itibariyle insanı manevi olarak arındırması gerekirken, günümüz tekke ve tarikatlarında yaşanan durum çok farklı bir boyut kazanmıştır. Mürşit ile müridin ortak olarak yürüdükleri yolda tüm dünyalık meseleleri dergâh kapısında bırakarak yola çıktıkları davada araya dünya meselesi sokmak nifak değil midir? Bütün nefsi duygulardan arınıp Allah’a yönelmek olan tasavvuf kültüründe zikir esnasında borsadaki senetlerini düşünenlerin durumu ne kadar doğrudur. Müride laf yok hadi o inanmış gidiyor. Peki, şeyhlere ne demeli. 13. Yy Anadolu coğrafyasında şeylik makamında bulunanların sayısı bir elin parmağını geçmez iken bugün Anadolu coğrafyasında 40 binden fazla şeyhin olması tesadüfi bir durum mudur?  Karl Marks “ din kitleleri yöneten bir afyondur” derken aslında meselenin bir boyutuna dikkat çekmek istemiştir. Belki din karşıtı olabilir. Belki bu durumdan rahatsız bir kişide olabilir. Anca bu sözü ile benim beynimde başka meselelerin cereyan etmesine sebebiyet vermiştir. Din doğru bir şekilde kullanıldığında toplumsal kitleleri çok farklı şekillerde yönelteceği ortadadır. Hele bir de içerisine siyaset bulaşınca çok farklı bir durum alıyor. Sultan Abdülaziz’in hal edilmesinde Mevlevi tekkesinin rolünü pek bilen yoktur.  İngilizlerin kuklası haline gelmiş Mevlevi şeyhleri halifeyi tahtan indirirken sebebi neye dayandırmışlardır. Ya da sultan 2. Abdülhamit zamanında ortaya çıkan derviş vahdeti ve güruhunun sütana karşı dini kullanarak ne şekilde hakaretler itham ettiği ortadadır. Volkan gazetesinde Said-i Kürdi ile birlikte derviş vahdetinin halife aleyhine söylemiş oldukları sözleri volkan gazetesinden takip edebilirsiniz. Kendisine din adamı diyen ancak ellerindeki otoritenin gideceği endişesi ile her türlü zorbalığa kanat gerenlerin cumhuriyet döneminde İstanbul’daki kukla yönetime olan bağlılıkları ortadadır. Anadolu Yunan, Pontus, Ermeni, Fransız sömürgesine dönerken ses çıkarmayanlar analarımızın bacılarımızın iffeti iki paralık edilirken yine bu zulme sessiz kalmışlar ve İstanbul yönetimine olan bağlılıklarını devam ettirmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra tekke ve zaviyelerin kapatılması ile pek çok tekke şeyhinin Yunanistan’a kaçması sizce tesadüfi bir kaçış mıdır? Bugün gelinen noktada ise feto denen şahsiyetsizin içimizde bu kadar büyümesi İslamcıların kabahati değil midir? Başlangıçta Amerikancı olarak ortaya çıkmış olan hareketlerin tamamı birbirleri ile işbirliği yaparak bu ülkede yükselirken bugün feto’nun bu hale gelmesi kimin suçudur. Kendini bir şeylere inanmak zorunda tutan milletin mi yoksa milleti bir şeylere inandırmak zorunda olan hükümetin mi ?  Pek anlamam ben bu işi ama bildiğim bir şey var ki o da Din birilerinin bize dayattığı dogmalar toplamı değildir. Şeyhim Lat’a secde etti diye bende Lat’a secde etmem…

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim