CEMAATLER

Fethullahçı terör örgütünün 15 Temmuz 2016 tarihinde yapmaya kalkıştığı darbe girişiminin üzerinden 25 gün geçti.

Bu süre içinde devletimiz ve milletimiz; bu terör örgütünü tamamıyla yok etmek için var güçleri ile çalışmaktadır.

40 yıllık FETÖ örgütünün deşifresi, tasfiyesi ve adli süreç boyutu sürerken, bir yandan da devlet kurumlarının yeniden yapılandırılması süreci başlatıldı. Bu da çok önemli bir husustur. Sadece Ordu’da değil, tüm kurumlarda çağın gerektirdiği modern ve profesyonel yeni bir yapılanma ortaya konulmalıdır.

Kendisini yıllardır “CEMAAT” olarak tanıtan Fetullahçı terör örgütünün, bu kavramı kullanarak Müslüman kesimi aldattığı artık aşikârdır.  Bu yapının “cemaat”le hiçbir ilgisi yoktur. Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın 4 Ağustos 2016 Perşembe günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Oda ve Borsa Başkanlarına yaptığı konuşmada “Benim, daha önce tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet dediğim, öyle tanımladığım bu takıma birileri cemaat diyor. Bunların cemaatle memaatle alakası yok. Bu, diğer cemaatlere hakaret olur. Bunlar (FETÖ) , tam bir terör örgütüdür.” tespiti tarihi bir tespittir ve çok önemlidir.

Bu hain yapının madem ki “cemaat”le bir ilgisi yok. En yüksek ağızdan da bunu duymuş olduk. O halde, bu milletin ve bu devletin; İslam’ın güzelliklerini yaşayan, devletinin yanında, milletini seven ve milletin de onları sevdiği “müspet cemaatlere ve STK lara” sahip çıkmaya devam etmesi gerekir.

Şurası çok iyi bilinmelidir ki;  ülkemizde müspet cemaatler olmasaydı, bugün yüzbinlerce gencimiz daha FETÖ kıskacında zehirlenip, birer terörist olacaktı.  

Ülkemizdeki müspet cemaatlere bu açıdan bakmak gerekir. Bütün şehirlerimizde; üniversitelerde okuyan pek çok öğrenciyi bu müspet cemaatler, kendi açtıkları yurtlarda ve evlerde barındırarak, bu gençleri; FETÖ örgütünden korumuşlardır. Bundan sonra da bu müspet cemaatlerin öğrenci yetiştirmedeki faaliyetleri devam edecektir ve etmelidir. Aksi takdirde, bu öğrenciler; kendileriyle ilgilenen müspet cemaatler ve STKlar olmayınca  yine devlet, millet düşmanı yapılanmalara ve ateizm, terörizm ve komünizm gibi bataklıklara saplanacaklardır.

15 Temmuz 2016 darbe girişimi gecesi, ilk saatten itibaren sokaklara çıkarak canı pahasına vatanını, devletini, bayrağını, milletini, demokrasiyi savunan binlerce müspet cemaat mensubu gencimiz vardır. Bunlardan tanıdığım Risale-i Nur cemaatine mensup üç gencimiz 15 Temmuz gecesi, Ankara Kızılay meydanında FETÖ/PDY şer örgütünün kurşunlarına göğüslerini hedef ederek şahadet şerbetini içmişlerdir.  

Müspet, devletine bağlı, alenî - açık ve şeffaf özellikli ve İslam geleneğinin önemli köşe taşları olan “Kur’an, Sünnet, İcma-i Ümmet ve Kıyas-ı Fukeha” geleneğine bağlı, bağnaz olmayan, eleştirel düşünen, siyasetle, para ile pulla işi olmayan, arka planları ve ikinci fotoğrafları olmayan, amaç ve gayeleri sadece bu vatana Allah’ını, dinini bilen gençler yetiştirmek olan Cemaatlerin ve STK’ların, vatanın korunması ve İslam’ın gelişmesi ve gençliğin yetişmesindeki önemi bugün her zamankinden daha da çok öne çıkmıştır.

Müspet özellikteki CEMAAT ve STK’ları devletimiz iyi tahlil etmelidir. Bunun da yolu bu işle ilgilenen memurundan amirine görevlilerin bu konularda kendilerini iyi yetiştirmesinden geçmektedir. CEMAATLERE ait yeterli bilgisi olmayan, kulaktan dolma bilgi sahibi bir devlet görevlisi, bu karmaşık ortamda “eğri ile doğru”yu nasıl analiz edip ayırt edebilecektir.

Onun için, bu çok olağanüstü günlerde; hem bilginin, hem zamanın doğru kullanılması, suçsuz vatandaşların ve müspet cemaatlerin özellikle fitne ve müfteri insanların düşmanlıklarından etkilenmemesi için MİT ve Emniyet gibi ihtisaslaşmış kurumların deneyimli personelinden ve kurumsal arşivlerinden yararlanmak gerekir.

            Güzel günler dileğiyle.