• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Gümüşhane : 17 °C
  • Trabzon : 15 °C

BASIN, MİLLETİN MÜŞTEREK SESİDİR

01.09.2015 21:26
DİDEM DİLAN AY / YAZAR

DİDEM DİLAN AY / YAZAR

Evrensel bir değere sahip olan insan hakları, hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm insanların sahip olduğu hakları ifade etmektedir. İnsan haklarının sahibi insanlar, muhatabı ise devlettir.

İnsan hakları diğer bütün haklardan üstün ve öncelikli konumdadır. Evrensel niteliğe sahip insan haklarının ihlal edildiği, yeterince saygı gösterilmediği bir toplumda haksız uygulamalar adaletsiz bir yapıya dönüşebilir.  Bu bakımdan İnsan Hakları hassas bir alandır, insan merkezlidir. Hak ve hukuk üstünlüğünün en üst düzeyde olduğu bir toplum inşa etmek ancak “ İnsan Haklarına Saygılı Devlet ” ilkesinin yaşatılabilmesi ile mümkündür.

İnsan Hakları II. Dünya Savaşından sonra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmıştır. Sözleşmenin denetim mekanizması Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ’dir. Türkiye, AİHS ’ni 1954 yılında onaylamıştır. AİHM ’ni ise 1987 yılında kabul etmiştir.

Sözleşme ile korunan haklar; Yaşama Hakkı, Kölelik ve zorla çalıştırılma yasağı, Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, Adil yargılanma hakkı,  Suç ve cezalarda kanunilik hakkı, İfade özgürlüğü, Ayrımcılık yasağı vs. haklardır.

Sözleşme kapsamında 10. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü; bilgi ve görüş alma, bilgi ve görüşlere ulaşma, bilgi ve görüşünü açıklama özgürlüğünü kapsamaktadır. Bu haklar serbest – müdahalesiz – bağımsız olarak kullanılır. İfade özgürlüğünün unsurlarına bağlantılı olarak güvence altına alınan basın özgürlüğü kavramı ise kamunun bilgi edinmesine hizmet eden en önemli haktır. Bu anlamda kamunun bilgi alma hakkının yerine getirilmesinde en büyük rolü basın, radyo, televizyon ve diğer medya organları üstlenmektedir. Kamu, bilgi alma hakkını basın kanalı ile kullanmaktadır. Basın özgürlüğünün sınırlandırılması doğal olarak insanların ifade özgürlüğünün de sınırlandırılması anlamına gelmektedir.

 İfade özgürlüğüne karşı bir sınırlandırma varsa, bu sınırlandırma yasa ile öngörülmüş olmalı, Sözleşmenin 10.maddesinde sınırlı olarak sayılan meşru bir sınırlama amacı olmalı, demokratik bir toplumda tedbir niteliğinde olmalıdır. Buna göre;

Şiddet çağrısı içeren ifadeler,

Nefret söylemi niteliğinde ifadeler,

İnsanlık aleyhine işlenmiş suçları inkâr eden ifadeler, ifade özgürlüğünden yararlanamaz. Bunun dışındaki ifadeler ise 10.madde kapsamında korunmaktadır. Basın özgürlüğünün, meşru bir amaca dayanmaksızın kamu makamlarınca sınırlandırılması haksız ve “insan haklarına saygılı devlet” ilkesi ile örtüşmemektedir. İnsanların haber kaynağına ulaşması basın kanalı ile meşru ve mümkün olmalıdır.

İlimizde 18-19 Nisan 2015 tarihleri arasında Gümüşhane Bayburt Bölge Barosu ile Gümüşhane Gazeteciler Cemiyeti’nin ortak çalışması ile gerçekleştirilen Basın ve Hukuk konulu çalıştayında da AİHS/10 ile bağlantılı olarak basın özgürlüğü kavramına ve sınırlandırmalara önemle değinilmiştir. Çalıştay Sonuç Bildirgesi gerek web sitesi gerek ise yerel gazeteler aracılığı ile yayınlanmıştır. Sonuç Bildirgesinin 2. maddesinde ve diğer ilgili maddelerinde “…basın özgürlüğünü kısıtlayan siyasi baskı, ticari ilişkiler, oto sansür gibi her türlü pratik, demokrasiye aykırıdır, tasvip edilemez.” diye vurgulanmıştır.

Ve en güzel anlatımı ile;

 “Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet

Yapılan yorumlardan Gümüşhane Olay Gazetesi sorumlu tutulamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2013 Gümüşhane Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0456) 213 66 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim