AMİL OLANA AMİR GEREKMEZ

AMİL OLANA AMİR GEREKMEZ

Allah, Allah, illallah, baş üryan, göğüs kalkan

Kürsüde herkes can, Gurupta herkes düşman

Bu mecliste ne yolsuzlar aklandı

Hiç olmaz soran

Kahrımız gazabımız tüm muhalefete ziyan

Kulluğumuz yalnız paraya ayan

Usanmayız usulsüz işten korkmayız mevladan

Üçler yediler beşler kırklar yetmez dediler

Bizde soktuk kafayı devlet piyasasına

Huuuuu diyelim huuuuuu

            Meseleye güzel bir siyasi gülbank ile giriş yapayım dedim. Bazılarının çok hoşuna gidecek kimisinin hiç de hoşuna gitmeyecektir ebetteki sözlerim. Lakin ne biri hoşlansın diye yazmaktayım ne de bir başkası bana kırılsın diye. Benim davam hak için hakça adalet mücadelesidir. Ama alınanlara da lafım yok. Kişi yaptığı işten alınır. Sonuçta yazdığım yazıda isim vermesem dahi gittiği yer belli. İçinden deri olan alıyor hemen bir noktayı. Boşuna dememişler yarası olan gocunur diye. Şimdi kim alınır kim alınmaz meselesini bir kenara bırakıp ufakta olsa bir kaç mesele hakkında birkaç kelam edelim diyorum. Yani siz büyüklere göre ufak tefek lakin bize göre çok büyük mesele.

            Hz. Ömer’i bilirsiniz. Yani çok detaylı tanımasanız bile adını duymuşluğunuz muhakkak. Adalet anlayışı ile bu asırda bile adından söz ettiren bir lider olduğunu herkes bilir. Öyle bir lider düşünün ki hem siyasetçi hem lider hem aile babası hem eş hem arkadaş. Daha saymakla bitmez. Devlet işlerinde ayrı mum şahsi işlerinde ayrı mum kullanan. Hanımı kendine para biriktirip elbise aldı diye maaşını kestiren, lakin bir ucu Horasan’da bir ucu Endülüs’te olan bir devlet idare eden Halife Ömer. Şimdi ki hak hakikat erlerinin dilinden düşürmediği Ömer. Hani detay veriyorum ki aradaki ince mesajları kaçırmasın büyükler. Yani günümüzde işler başka türlü yürüyor. Altına devlet hizmetinde kullansın diye çekilen arabayı şahsi hizmetinde kullanan mı dersin, kurum malına evinde değerlendiren mi dersin yetmezmiş gibi kurum personelini bile evinde değerlendiren büyüklerimiz belki aradan bir pay çıkartılar kendilerine. Belki de ağızlarından düşürmedikleri Hz. Ömer’in tam tersi bir yolda gittiklerini lakin bunu farkında olmadan yaptıklarını anlarlar da geri dönerler yanlıştan.

            Lakin bu yanlış geri dönülebilecek bir yanlış değil. Müslümanda yeni bir huy türedi. Allahtan korkmuyor Müslüman. Niye korksun ki gerçi. Allah Müslümanım diyene Kitap göndermiş emir ve hükümleri açıklamış. Müslüman okuyabiliyor mu ki anlasın anladığından çekinsin. Hataya meyil etmesin. Lakin onunda çözümü var. Memleketin her yerinde rahmet dağıtan dünya kurtaran muhteremler Müslümana işin kolayını öğretiyor.

            Adalet dağıtanlar değişince ya da adaletin menşei değişince her şey normal geliyor. Az biraz da ses edince işin rengi daha da kaçıyor. Sana mı kaldı hakikati savunmak. Otur işin ile uğraş gibi cümleler biraz doğru yol’a kendisini sokanlar için kullanılan klasik laflar. Yahu eskiden hakka davet vardı. Şimdi hazza davet var. Evvelden muhabbet besmele ile başlar Fatiha ile biterdi. Şimdi ana ile başlayıp bacı ile bitiyor. Fazla söz edersen bu yazı bile mahkemede bitiyor.

            Baltacı Mehmet paşayı pek seven olmaz lakin idam edileceği zaman cellada aynen şöyle seslenir; “Evlat kaldır şu halıyı pis kanımız devlet’-i Aliyye’nin halılarını kirletmesin” . İşte bizde ölecek olsa bile şerefi ile ölmeyi beceren ya da becerecek devlet görevlisi bile yok. Hulasa bizde yöneticiyim diyen çok. Haddinden fazla yöneten var. Her kuruma bir amir atamak yerine hepsine bir amil atasa bu devlet en münasibi olur…