AĞIR SINAV

                Gündem yoğun, her gün değişen ve hızla akan bir sürecin içinden geçiyoruz. Her sabaha yeni bir gündemle giriyoruz. Şehrimiz, ulusal manada akan bu gündemden her daim payını alıyor. En son girilen tartışmalardan da nasibini büyük ölçüde aldı. Vatandaşımız ağır bir sınavın altına daha girdi. Hemşerisine mi yoksa Cumhurbaşkanına mı sahip çıkacak diye merakla bekleniyor.

                Bu şehirde Doğan grubuyla ilgili ilk yazıyı şahsım yazmıştı. Takvimler 2007 yılını gösterirken yine yoğun bir seçim gündeminden geçen Türkiye’de, Doğan medyası ve Ak Parti çatışma halindeydi. O dönemde Doğan grubu muhalefet tarafında yerini almıştı. Türkiye’de devamlı eleştiri okları altında olan Doğan Grubu, bu dönemde de vergi denetimleri neticesinde, tarihi rekor denilecek rakamlarla vergi yükü altına girmişti. Bu girişimle Doğan Grubu havlu atarak tekrar” etliye sütlüye” karışmayan moduna geri dönmüştü.

                Ben o zaman da bu analizi yaparak, sonuçta ortada ciddi anlamda bir vergi borcu varsa bu borç ödenmeli, “hemşerimiz dahi olsa bu borçtan kaçmak ahlaki olmaz” diye görüşümü belirtmiştim. O dönem yine Ak Parti’den ses çıkmadığı gibi benim bu yazımdan dolayı, linç etmeye çalışan cenaha dahi ses çıkarılmamıştı. Grubun Gümüşhane’deki temsilcileri olan “Çağrı Merkezinin” müdürü olacak şahıs, bu yazıyı 6 sene çekmecesinden eksik etmemişti. Fırsat buldukça da silah niyetine masaya atıp gelene gidene göstermişti. Kısaca o dönemlerde bu hafif şiddetli depremde sınavda kalan çok olmuştu.  

                Geldik yeni bir savaşa; daha ağır şartlarda ve daha ağır sonuçlara gebe bir savaşın tam ortasına atılıp bırakıldı bu şehir. İnsanımızın doğası gereği şiddeti ve kini sevmediği aşikar. Bu sebeple halkımız böyle bir ayrımda arada kalıp, sessiz kalmayı, köşesine çekilmeyi ve izlemeyi tercih edecek gibi duruyor. Elbette en net sonucu sandıklar belirleyecek. Ama daha şimdiden bu seçim, Gümüşhane’de, Tayyip Erdoğan ve Aydın Doğan seçimi olmuş gibi gözüküyor. Söylemlerde çekinen halk tepkisini sandıkta gösterecek. Hemşerisini mi yoksa Cumhurbaşkanını mı destekliyor noktayı koyacak.

                Bu ağır sınavdan herkes nasibini alıyor elbette. Tıpkı Paralel sınavında şehirde cephe açılması ne kadar geciktiyse bu sınavda da cephe açılması gecikiyor, siyaset yapanlar sessiz kalıyor. Bu sessizliğin bedelini de üzerlerine alacaklar gibi gözüküyor. Siyaset kurumunda “bana değmeyen yılan bin yaşasın” mantığı yoktur. Siyaset yaptığınız kurumun ideallerini ve hedeflerini tamamıyla kabul etmiş olmanız gerekiyor. Eğer aynı ideallerde ve dava da değilseniz de bu siyaset makamını terk etmeniz gerekir. Dolayısıyla bugün sessiz kalanları anlamak zor. Paralel Savaşında yine yalnız bırakılan Tayyip Erdoğan’ın bunları not etmediğini mi sanıyorsunuz? Veya Cumhurbaşkanının bu savaşta “Bende Kelkitliyim” diyen hemşerimize karşı kimin ne tavır aldığını alacağını izlemediğini mi sanıyorsunuz? Öyle ise yanılıyorsunuz…

                En basitinden şöyle açıklayalım. İnsanlar, Paralel savaşına geç katılmasıyla bile eleştirildi. Hatta milletvekilliği ve belediye başkanlıklarında bile insanlar hakkında referans olan bu “tavır alma” konusu ciddi anlamda belirleyici oldu. Bu şahıs “Paralel Gündemde” açıklama yapmamıştı diye raporlar bile tutuldu. Hatta bizim bir milletvekilimiz o dönemde neredeyse 5 gün sessiz kalmış ve sonrasında geçen sürenin ardından ve kesinleşen zaferden sonra “Paralelle mücadeleye sonuna kadar devam edeceğim diyerek” meydan okumuştu.    Tabi iş işten geçmişti ama sosyal medya kayıtları silinemedi duruyor. Hangi vekil sessiz kalmıştı araştırmaya değer bir konu gibi duruyor…

                Şimdi de seçim sonuçları ile ilgili kritik bir etken olan bu durum sonucu bir hayli etkileyecek gibi duruyor. Ancak burada siyasi merkezler; koltuklarını mı yoksa davalarını mı sahipleniyorlar diye adaylara bakacağından eminim. Sırf koltuk kaybedilmesin diye sessiz kalmayı tercih edenler hezeyan içindeler. İş işten geçtikten sonra yapılacak tüm açıklamalar halk nezdinde de siyaset makamında da değersiz olacaktır. Bugün bile Gümüşhane Ak Parti milletvekilinden bu yönde bir açıklama yapılmadı. 1 hafta olmasına rağmen sadece Belediye Başkanı Ercan Çimen net tavrını ortaya koyabildi. Ne vekilden ne de temsil makamlarından ses yok çıt yok… Ağır sınavların bedeli de mükafatı da yüksek olur. Bu sınavlara da yüreği yetenler girer…Benden söylemesi; Bugün Cumhurbaşkanının kurduğu partide, açtığı yolda yürüttüğü davada onun sayesinde makam mevkii sahibi olanlar, tavırlarında gecikmesinler; çünkü bu sefer ülkenin gözleri bu vadiye çevrildi…Kayserilinin, Trabzonlunun, Mardinlinin, Doğan Grubu hakkındaki söylemleri kimseyi bağlamıyor… Siyaset mükafatı da bedeli de içinde barındırır. Hesap basit; Cumhur-u Reisimiz, Başkomutanımız “Cepheyi” gösterdiğinde, tereddüt edecek var mı içimizde?