Adalet’le Hükmet!

Anayasamızın 2 no’ lu madde hükmü; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.”  lafzında  , devletimizin adalet anlayışı içinde bir hukuk devleti olduğu açıkça belirtilmiştir. Devlet teşkilatının hiçbir kurumu adalet anlayışından soyut bir uzuv halini almamalıdır. İnsan hakları, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü bilinci ile olgunlaşmış bir ağacın meyvesidir Adalet. Devletin toplum nezdinde etkinliği ise o meyvenin (adalet)  kokusuna ,tadına, şekline bağlıdır. Devletin adalet anlayışı toplumu tatmin ettiği ölçüde hukuk devleti bilinci oturur ve devlet toplum nezdinde saygın ve güvenilir bir güç olur.

Küçük balığın büyük balığa yem olmadığı , toplumsal barış ve huzurun maksimum düzeyde sağlandığı, hak sahiplerinin mağdur edilmediği ve suçlarla cezalar arasındaki dengenin sağlandığı bir devlet anlayışı adalet tacını giymiş demektir. Ancak adalet tacını giymiş bir yer vatan gibi kutsaldır; aksi halde  “Adaletin olmadığı yer vatan değildir.” [Emile Zola]

Devleti ayakta tutacak olan yegane temel adalet bilincidir. Adaletle hükmeden bir iktidar gönüllere girmiş bir iktidardır. Adaletle hükmeden bir devlet iktidarı Hz. Ömer’in idare anlayışını örnek almış olmalı ki; bunca yıl gönüllerde taht kurabilen bir yönetici olabilsin. Aksi halde devlet iktidarı kısa süreli ve geçici olmaya mahkum kalacaktır. Devlet iktidarının adaleti sağlamaktaki istikrarı, onların uzun süre iktidarda kalma arzularını elde etmelerini sağlayacaktır. Böylelikle devlet iktidarı uzun vadeli ve geniş ölçekli politikalarını uygulama fırsatı bulacaktır.  İstikrarın sağlanması ise var olan yasal düzenlemelerin titizlik ile, ölçülülük ve orantılılık esaslarına aykırı olmayacak bir şekilde uygulanması sonucu olacaktır. Hukuk devleti olmaktan maksat ise devlet iktidarlarının adaleti işleyebilme maharetleridir.

Adil yönetimler ancak aklı ve vicdani hür toplumların hakkıdır! Çünkü o yönetimi oluşturan ve ayakta tutan güç nihayetinde toplumun kendi iradesi olacaktır. Bu irade yeri geldiğinde ödül ile yeri geldiğinde ceza ile herkese layık olanı sunarak adalet terazisinde dengeyi sağlamaya çalışacak ve sağlayabildiği ölçüde adil olabilecektir.

Adalet anlayışı ile hükmetmek, devlete kazandırılmış en kıymetli hazinedir. Bunun aksine göz yummak ise o hazinenin içini boşaltmaktan başka bir şey değildir.